Cengiz Genç Yazdı: Küresel Dönüşüm Sürecinde Türkiye’nin Stratejik Konumlanışı: Rusya-Kuzey Kore Yakınlaşması ve Libya’daki Gelişmeler Bağlamında Bir Değerlendirme
Küresel Dönüşüm Sürecinde Türkiye’nin Stratejik Konumlanışı: Rusya-Kuzey Kore Yakınlaşması ve Libya’daki Gelişmeler Bağlamında Bir Değerlendirme
✍️ Araştırmacı Yazar Cengiz Genç
21. yüzyılın ikinci çeyreğine yaklaşırken küresel siyasette keskin bir yön değişikliği gözlemlenmektedir. Özellikle Rusya’nın geleneksel diplomasi dışı aktörlerle kurduğu ilişkiler ve Arap Baharı sonrasında parçalanmış devlet yapılarının yeniden şekillenmesi, Türkiye’nin dış politikada stratejik hamlelerini yeniden konumlandırmasını zorunlu hale getirmiştir. Rusya’nın Kuzey Kore ile derinleşen ilişkileri, Batı’nın Asya-Pasifik bölgesindeki denge stratejilerini zorlarken; Libya’da yaşanan otorite boşluğu, Türkiye açısından hem Doğu Akdeniz güvenliği hem de Afrika açılımı bağlamında hayati önem taşımaktadır.
1. Rusya-Kuzey Kore Yakınlaşması ve Türkiye’ye Etkileri
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Kuzey Kore’ye gerçekleştirdiği son ziyaret, Batı’ya karşı alternatif bir diplomatik blok oluşturma arayışının sembolü olarak değerlendirilmiştir.[^1] Bu temas, sadece ekonomik veya sembolik değil, aynı zamanda askeri teknoloji ve enerji iş birlikleri üzerinden şekillenen çok katmanlı bir stratejiyi barındırmaktadır.
Bu gelişme Türkiye açısından iki yönlü stratejik bir sonuç doğurmaktadır:
• Birincisi, ABD’nin Asya-Pasifik bölgesindeki müttefiklerine daha fazla odaklanması, Türkiye’nin NATO içerisindeki stratejik ağırlığını yeniden artırma potansiyelini gündeme taşımaktadır.
• İkincisi ise, Rusya’nın Batı’dan dışlanmış aktörlerle kurduğu bağların artması, Türkiye’nin Karadeniz ve Orta Asya politikalarında yeni bir denge politikası üretmesini gerekli kılmaktadır.
Türkiye’nin monoblok diplomasi yerine çok yönlü diplomasi anlayışıyla bu gelişmeleri fırsata çevirmesi mümkündür. Enerji, savunma ve ticaret alanlarında Asya’daki yeni ittifak dengeleri, Türkiye’ye Avrasya hattında yeni ekonomik koridorlar açabilir.
2. Arap Baharı Sonrası Libya: Türkiye İçin Süregelen Stratejik Derinlik
Libya, Arap Baharı sonrası çözülen devlet yapılarının en dramatik örneklerinden biridir. 2011 sonrası yaşanan iç savaş, merkezi otoritenin kaybına ve bölgesel güçlerin ülkeye doğrudan müdahil olmasına zemin hazırlamıştır. Türkiye bu süreçte, meşru hükümete verdiği destekle uluslararası kamuoyunda etkin bir aktör olarak öne çıkmıştır.[^2]
Ancak Libya’daki istikrarsızlık yalnızca bir iç çatışma meselesi değil; Doğu Akdeniz’deki enerji denklemini doğrudan etkileyen stratejik bir unsurdur. Türkiye’nin 2019 yılında Libya ile imzaladığı deniz yetki alanları mutabakatı, yalnızca deniz hukuku açısından değil, aynı zamanda mavi vatan doktrini çerçevesinde değerlendirilmektedir.
Türkiye’nin Libya’daki varlığı:
• Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına erişimini artırmakta,
• Sahra Altı Afrika’ya yönelik diplomatik, ticari ve askeri açılımına zemin hazırlamaktadır,
• Aynı zamanda Avrupa Birliği ile ilişkilerde göç ve güvenlik konularında pazarlık gücünü güçlendirmektedir.
3. Çok Katmanlı Krizler Çağında Türkiye’nin Stratejik Yönelimi
Küresel sistemde oluşan çok katmanlı krizler — Ukrayna-Rusya savaşı, Çin-Tayvan gerilimi, İsrail-Filistin çatışması ve enerji krizleri — Türkiye’nin “denge siyaseti”ni zorunlu ve sürdürülebilir hale getirmiştir. Ne yalnızca Batı ne yalnızca Doğu; Türkiye için merkezde kalmak, dış politikasının temel taşıdır.
Rusya-Kuzey Kore ilişkisi üzerinden şekillenen yeni Avrasya hattı ile Libya’daki istikrarsızlık örneğinde görüldüğü üzere, Türkiye’nin askeri gücünün yanı sıra diplomatik ve ekonomik araçlarını eş zamanlı ve çok boyutlu kullanma kapasitesi belirleyici olacaktır.
Sonuç
Türkiye, hem Asya-Pasifik’teki yeni eksen kaymalarını hem de Kuzey Afrika’daki kriz alanlarını doğru okuyan bir stratejik vizyona sahiptir. Rusya-Kuzey Kore yakınlaşmasının olası bölgesel etkileri ve Libya’daki süregelen istikrarsızlık, Türkiye’yi sadece bir bölge ülkesi değil, bölgesel düzen kurucu aktör olarak konumlandırma potansiyeli taşımaktadır. Bu bağlamda yapılacak her stratejik tercih, sadece bugünün değil, geleceğin Türkiye’si adına belirleyici olacaktır.
Kaynakça
[^1]: Taşçı, Fatmanur. “Kuzey Kore Ziyareti: Putin’in Stratejik Adımı.” Polsam, 2024. http://www.polsam.org/haber-analiz-kuzey-kore-ziyareti-putinin-stratejik-adimi/
[^2]: Çıldır, Alperen. “Arap Baharı Sonrasında Libya ve Türkiye-Libya İlişkilerine Genel Bakış.” Polsam, 2024. https://www.polsam.org/arap-bahari-sonrasinda-libya-ve-turkiye-libya-iliskilerine-genel-bakis/
- Prof.Dr. Mustafa Öz Yazdı: Sayın Cumhurbaşkanımıza Arz Olunur!.. - Mayıs 29, 2025
- Habil Mert Yazdı: ‘İstanbul’un Fethi Programında Olmayan Pagan Kültürünün Bir Yansıması Olduğu İçin,O Bölüme Biz Katılmadık’ - Mayıs 29, 2025
- Şahin’den Mustafa Altunhan’a Basın Toplantılı Cevap:”Ahmet’in Mehmet’in Lafları ile Biz İstifa Edecek Adamlar Değiliz!” - Mayıs 28, 2025