Doktoru Öldürmek (Gundiler Vadisi 2)

Harper Lee, BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK romanında kahramanlardan Atticon’a şunu söyletir:”… bülbülü öldürmek günahtır. Bülbüller yalnızca müzik üretirler. Bizi eğlendirmek için bahçeleri yağmalamazlar, yalnızca şarkı söylerler hem de yüreklerini paralayana dek.”
Bizim için sadece ve sadece şifa dağıtmak, bizleri sağlığımıza kavuşturmak dışında bir amacı olmayan DOKTORU PARKE TAŞI İLE ÖLDÜRMEYE KALKIŞMAK bu coğrafyayı kaplamış, adeta esir almış CEHALET BATAKLIĞININ BİR ÜRÜNÜDÜR… Bu tipler gundizm (ilkel köylülük anlayışı) vadisinin bataklığında üreyen sivrisineklerdir…BATAKLIK KURUTULMADIKÇA HER TÜRLÜSÜ ÜREYECEKTİR!
Urfapress.net’te 26 Ağustos 2011 tarihinde yazdığım GUNDİLER VADİSİ yazımın üzerinden koca bir 7 yıl geçmiş olmasına rağmen “memleketimden insan manzaraları”nda fazla değişen bir şey yok ne yazık ki! Geçen gün TV ana haber bültenlerinde maalesef yine bir DOKTORA SALDIRI haberinde Şanlıurfa adı zikredilince bir Urfalı olarak içim cız etti… Üzülüyor insan… Ama,”insan” üzülüyor!… Üzülmeyen, hakketti diyen tonla!
Söz konusu yazıdan sonra yazdığım GUNDİZM adlı yazıda da bu konuyu, sebeplerini incelemeye çalışmıştım… Tabi ki bir sosyolog değilim… Ancak mesleğim ve de karakterim gereği insanları, olayları gözlemleyip kendimce sebep sonuç ilişkileri üzerine kafa yormayı sevdiğimden söyleyecek sözüm de var şükürler olsun… Ancak bazıları bu yazımdan köylüleri küçümsediğim sonucunu çıkarmıştı… “Ama bunlar kendilerini geliştirmek isteyen her şeye de karşıdırlar… Yeni olanı… özellikle modern olanı hor görürler…. İşin daha da kötüsü eleştirmeye kalkınca da kabalaşırlar… Cehalet dersiniz değil mi, değil; ahlak ve ilke yoksunluğu bu… Köylü olup ve hatta hala köyde yaşadığı halde benden senden çok daha yol yordam bileni, alim olmasa da arif olanı da o kadar çok ki… “diyerek aslında bunun bir zihniyet olduğunu da vurguladığım halde…
Bunun bir zihniyet olduğu kesin… Eğitimle, cehaletle ilgisi yok! Eskiden sosyologlar bir toplumun analizini yapabilmek için o toplum içinde, hatta o toplumdan biriymiş gibi uzun yıllar yaşayarak bir sonuca varırdılar… Oysa günümüzde sosyologların da yükü bayağı hafifledi. Sosyal medyayı incelediğiniz zaman toplumsal kümeleri, anlayışları, benzerlikleri, farklılıkları daha kolay görüyorsunuz…Mesela şu HASTAHANEDE DOKTORA SALDIRI olayındaki sosyal medya gönderileri, tartışmaları insana bir bilgi verebiliyor… SALDIRIYI HAKLI KILMAK İÇİN OLMADIK BAHANELERE SIĞINMAK İŞTE BU ZİHNİYETİN TEZAHÜRÜDÜR!…
Bu o kadar bariz ki insanın aklına Şener Şen ve İlyas Salman’ın o muhteşem komedi filmi BANKER BİLO geliyor… Attığı her kazıktan sonra hesap sormak isteyen Bilo’yu “Yaptım…Yaptım ama hele bi sor, niye yaptım?” deyip ve kendince makul sebepler sıralayarak saf Bilo’yu ikna eden Maho Ağa zihniyetinin farklı versiyonları mübarekler… KİME, NE İÇİN, NE ADINA OLURSA OLSUN SALDIRININ HİÇBİR ŞEKİLDE MÜBAH GÖRÜLEMEYECEĞİ gerçeğinin üstünü örtme çabalarıyla kıvranmaktalar… Bu zavallılığa acıyası geliyor insanın…
Şiddete ilk karşı çıkması gereken BAYAN ve de ÖĞRETMEN bile kendince bir mazeret üretebiliyor!… Hem de GENELLEME YAPARAK!… Varsayalım ki olayın kahramanı “doktor” Urfalıyı hor gören, hastalara lakayt, kendini beğenmişin biri!… Peki tüm doktorları böyle mi görmeliyiz? Hepsi böyle mi? EVET… BU ARKADAŞLARA GÖRE HEPSİ BÖYLE!… Bu HASTALIKLI BİR BAKIŞTIR İŞTE!… O zaman tüm Doğu ve Güneydoğuluları aynı kefeye koyan, hepsini PKK’lı, hepsini İLKEL, hepsini GERİCİ, hepsini YOBAZ, hepsini KIRO, hepsini MAGANDA, hepsini KÜRT, hepsini ARAP, hepsini TÜRK, hepsini ŞU veya BU sanan BATININ HASTALIKLI KAFALARINDAN NE FARKINIZ KALIR Kİ?
Konunun temelde iki zıt anlayış çerçevesinde tartışıldığı görülüyor… Birinci grupta benim de şartsız eleştirdiğim Maho Ağa zihniyetindekiler var!… Bunların hareket noktası da “Urfa”… Genel kanı özellikle doktorların Urfalıyı küçümsedikleri, Urfalıyı hor gördükleri, Urfalıya hakaretamiz davrandıkları vs.vs… Bir Allahın kulu da çıkıp “Yahu bu kişilerin Urfalıyla ne alıp veremedikleri var ki??!?!” diye sormuyor… Çünkü bu arkadaşlarda “EMPATİ” yani “kendini karşısındakinin yerine koyma” becerisi hiç yoktur!… O doktor kaç saattir görev başındadır, kaç hastayla ilgilenmek zorundadır, elinde sihirli değnek mi vardır, hastaya gerekli müdahaleyi yapmış mıdır…vs. soruların hiç ama hiçbirini sorma gereği bile duymadan hükmü verirler… Hüküm de daha çok fikirsizliğin acziyetinden kaba kuvvettir…
Tamam doktorlar hasta psikolojisini bilmek zorundadırlar… Tamam da bu doktorların da psikolojisi yok mu ey Allahın kulları?… Bu doktor makine mi ki her çeşitten hastaya ve hasta yakınına aynı otomatik tavrı takınsın?… Hiçbir kuralı tanıma… saygı sözcükleri lügatinde olmasın… kapıyı bile vurmadan… erkek mi bayan mı hasta var, ne durumdadır diye düşünmeden ÖKÜZ GİBİ İÇERİ DAL… En ufak ikazda saldır… Bırak sağlıkçıları, diğer hastaların hukukunu hiçe say… sonra da URFALILARI HOR GÖRÜYORLAR… HADİ İŞİNİZE BE!
Şunu açık ve net belirteyim ki, BU TİP OLAYLARIN MÜSEBBİPLERİ ASLA VE ASLA URFALI DEĞİLDİR… TEKRARLIYORUM: URFALI DE-ĞİL-DİR!… BUNLAR GUNDİDİR…. YANİ İLKEL KÖYLÜ!… Bunları sakın ha sakın TERTEMİZ ANADOLU KÖYLÜSÜYLE KARIŞTIRMAYIN…. Bunların BİR KISMI maalesef Urfa coğrafyasında vücud bulmuş, ancak KADİM URFA KÜLTÜR VE MEDENİYYETİNDEN NASİPLENMEMİŞ… İLKELLİĞİN VE BAĞNAZLIĞIN İKLİMİNDE YETİŞMİŞLERDİR… BUNLAR TÜM COĞRAFYAYA DA YAYILMIŞLARDIR…DOĞUDA DA BATIDA DA, GÜNEYDE DE KUZEYDE DE BUNLARDAN MEBZUL MİKTAR VARDIR… EDİRNE’DE BAYAN DOKTORU DARP EDENLER DE BUNLARDIR, İSTANBUL’DA HASTAHANEDE TERÖR ESTİRENLER DE…Bunların temel özelliklerine “GUNDİZM” başlıklı yazıdan devam edelim: “Ama ahlakça düşkün, acımasız, sinsi ve içten pazarlıklı… sanki Kemal Tahir romanlarından fırlamış tipler hele köyden kopup, o küçük çevrenin denetiminden de kurtulduktan sonra şehrin kalabalığı içerisinde kaybolunca daha bir pervasız, ahlak ve kural tanımazlıkta ölçüsüz olanlar ne yazık ki çoğunlukta… Bunların eğitimlileri de en tehlikelileri…Eğitimin, mevki ve makamın verdiği güçle tüm olumsuzlukları daha bir ustalık ve acımasızlıkla yapıyorlar… …Bunların sağcısı solcusu da yoktur… Bunlar ideallerini üç kuruşa satarlar… Sahip oldukları tüm mevkileri kendi çıkarlarına kullanmaktan kaçınmazlar… Hiçbir değer tanımazlar… Milletvekili olup parayla kadro satan da bunlardır… hayali ihracat yapan da bunlar… Küçüğü kaçak elektrik kullanır… büyüğü kaçak Mercedes… 12 yaşında kızı imam nikahıyla alan da bunlardır… mal mülk dışarıya gitmesin diye dul kalan gelini küçük oğluna alan da…bunlar…Kan davası diye suçsuz günahsız insanları böcek gibi öldürenler de… “KISACASI BUNLAR APARTMANLARI SARAN KALİROFER BÖCEKLERİ MİSALİ TÜM MEMLEKETİ İSTİLA ETMİŞLERDİR….TEM OTOYOLUNDA 200 KM SÜRATLE MAKAS ATAN DA BUNLARDIR… BAĞDAT CADDESİNDE YARIŞ YAPAN DA… TRİLYONLAR KAZANDIĞI FABRİKASININ ZEHİRLİ SULARINI ERGENE’YE BOCA EDEN DE….O SUYUN ZEHİRLİ OLDUĞUNU BİLE BİLE ÇELTİĞİNİ ONUNLA SULAYAN DA… BASİT BİR PARK MESELESİNDE İNSANA KURŞUN SIKAN DA BU GUNDİLERDİR… DÜĞÜN DERNEKTE HAVAYA ŞARJÖR BOŞALTANLAR DA… BİR BİR STK’NIN BAŞINA GEÇİP CEBİNİ DOLDURANLAR DA BUNLARDIR, BİR BELEDİYENİN BAŞINDA KÜPÜNÜ DOLDURANLAR DA… PARTİLERİN KAPISINDAN GİRİP ÇIKANLAR BUNLARDIR ÇOĞUNLUKLA…. İstanbul’da trafik kuralına uymadığı için trafik cezası kesen polisi görevden aldıran Milli Eğitim Müdürü de bunlardandır, korumasına yer tahsis etmede ağır davrandığı için Polisevi resepsiyonistine galiz küfürler savuran cumhurbaşkanı adayı da bunlardan… AZİZ NESİN ZÜBÜK ROMANINDA BUNLARI ANLATMIŞTIR…KEMAL TAHİR BİRÇOK ROMANLARINDA BUNLARI… BUNLARIN BELİRLEYİCİ TEMEL ÖZELLİĞİ NEDİR BİLİR MİSİNİZ: SEVGİ YOKSUNUDURLAR… NE İNSAN, NE HAYVAN…NE ANA-BABA, NE EVLAD… NE EŞ, NE SEVGİLİ… BUNLAR ACINASI MAHLUKLARDIR SEVGİDEN NASİPSİZ!..
Bu konuyu tartışan ikinci bir grup da “Yok aslında birbirimizden farkımız; ama biz Osmanlı Bankasıyız!” misali tersten genellemeyle tüm Güneydoğu ve Doğu insanını aynı kefeye koyanlar…Bunların da bir özelliği genellikle mürekkep yalamışlardan, yani diplomalılardan oluşmuş olmaları… Bunlar için Urfa tam bir cehalet yatağı, barbarlık meydanı, ilkellik otağı… Kısacası hiç mi hiç İbrahim’den nasiplenmemiş Nemrudiler vatanı… Bunlar ne kadim Urfa kültür ve medeniyetinden haberdardırlar, ne de kendi memleketleri, sosyolojileri, coğrafyaları hakkında bilgi sahibidirler… Ama bunlar dışında alleme-i cihandırlar… Çağdaşlık derler, insan hak ve hürriyeti derler, ilericilik derler, yurttaşlık derler… Hep güzel ve süslü cümleler kurarlar ama bu cümlelerin içini dolduramazlar… Siyah ve beyazdır her şey bunlar için. Gri yoktur!…Her şeyi ve herkesi eleştirip kendilerinde hiçbir kusur bulamazlar… Gelip 5 yıl öğretmenlik yapmıştır; URFA TEKSASDIR, der… İki yıl doktorluk yapıp gitmiştir; HEPSİ VAHŞİDİR, der… Kısacası genelleme hastalığı her iki kesimde de vardır… Bu ikinci grup bana Sakallı Celal’i (1886-1962) bir kez daha rahmetle yaddettiriyor. Ne diyordu rahmetli: BU KADAR CEHALET ANCAK EĞİTİM İLE MÜMKÜNDÜR!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.