Metin Dilar Yazdı: Bıyık Terletme Çağı ve İstanbul’a Kaçma Hayalleri
Bıyık Terletme Çağı ve İstanbul’a Kaçma Hayalleri
Eskiden delikanlının aynayla randevusu bıyığı terleyince başlardı.
Geçer aynanın karşısına, bir sağ profilden bakar, sonra sola dönerdi:
“Ula bu gidişle Tarık Akan aynaya bakınca beni görür ha!”
Cebinde üç-beş kuruş…
Bayramda haladan gelen zarf, çay ocağında ıslak bardaklara karşılık alınan bozukluklar, bir de babasının “Yalnız kimseye borcun olmasın ha!” diyerek sıkıştırdığı 1 lira…
Ama onun hayali sakız değil, kasetçiden alınacak Ferdi Tayfur albümüydü.
Bir elinde Yafa kolonyası, diğerinde “ilk aşkım, ilk heyecanım” yazdığı buruşuk bir mektup…
Fon müziği de hazırdı:
“Sevemedim kara gözlüm seni doyunca…”
Sinema mı? En büyük eğlencesi.
Okuldan kaçıp biletçiyle göz göze gelmeden aradan süzülür, siyah beyaz filmlerde jön ağlamadan önce burnu sızlardı.
Yani gönül pamuk gibi, cep naylon gibiydi.
Mahallede herkesin İstanbul’a giden bi tanıdığı vardı.
Kimisi “benim amcaoğlunun eniştesi Bakırköy’de çalışıyomuş” derdi.
Söz dönüp dolaşıp hep aynı yere gelirdi:
“Ula gidelim İstanbul’a, hayat orda!”
Mahallede kızlar birer artist olmuştu, oğlanlar hâlâ kışın soba borusu, yazın topaç peşindeydi.
İstanbul hayali, ütüsüz pantolonun cebinde gizliydi.
Fotomodel olacaktı sözde.
Ama boy kısa, dişler aralıklı, gülüş fazla “yerli ve milli”…
Poz verince değil kamera netlemek, mercek çatladı.
“Benim Kadıköy’de tanıdığım var, yanında kalırsın” diyen kuzenin sözüne kanıp yola çıkanlar, kendini Zeytinburnu’nda ranzada horultu senfonisi eşliğinde buldu.
Boğaz’da çay içme hayali, Eminönü’nde karton kutu taşımaya döndü.
Kimi inşaata düştü – ama fiziksel olarak.
Kimi minibüste muavin oldu:
“İncekum var mııı, abla bi sıkışın!”
Birinin adı İbrahim’di ama mahalle ona “İbo” derdi.
Taksim’de garson oldu ama içi hep Urfalı Kazancı Bedih gibi türkü doluydu.
Bir diğeri “modern hayat” diye diye kendini Tophane’de soba kurarken buldu.
Bir gün radyoda türküyü duyunca hepsi sustu:
“Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır…”
Ve iç geçirdiler:
“Ola biz Erzurumda kalsaydık, belki düğün bile yapmıştık…”
Ama o yıllar başka yıllardı…
Hayal bol, ama mantık defterdarlık kadrosundaydı.
Cep delik, yürek destanlık!
Ve her bıyığı terleyen delikanlı biraz Tarık Akan’dı, biraz Orhan Gencebay’dı…
Ama en çok da cebindeki hayalleriyle İstanbul’a kaçmaya yeltenen bizim jenerasyondu!
Kaynak: Metin Diler
(tahterevalli dünya)
- Nedim Yıldız Yazdı: Tüm Dünyada Boykot İşe Yarıyor - Haziran 19, 2025
- Edirne TMO’den Randevu Açıklaması - Haziran 19, 2025
- Lâ Edrî Yazdı: Vatandan bir çakıl taşını kendine hatıra yapan bir sultan… - Haziran 19, 2025