Serap Güvener Yazdı: 1997… Antalya… İlk ayrılığım anne baba evimden… Ev arıyorum…
1997…
Antalya…
İlk ayrılığım anne baba evimden…
Ev arıyorum…
Ankara’dan olunca insan, biraz deniz görmemiş, biraz teras görmemiş, biraz portakal ağacı görmemiş oluyor…
Herkese, her yere haber bırakıyorum…
Begonvil de görsün olur mu?
İnsanlar da görsün olur mu?
Eski Antalya’yı da, Kaleyi de görsün olur mu?
Gibisinden isteklerim…
Kaç oda olsun?
Kaç banyo olsun?
Isıtma nasıl olsun? gibi sorular hiç ilgimde değil…
Böyle garip taleplerin gerçekleşmesi tabi ki öyle kolay değil… Hatta hiç mümkün değil…
Ümitlerim yok olmak üzere iken bir haber geliyor bir çalışma arkadaşımdan…
İstediğin gibi bir ev bulduk sanki sana, akşam sen, ben, bizim hanım gidip göreceğiz diyor…
Allah’ım işte bu diyorum…
Nasıl mutluyum, heyecanla akşam olmak bilmiyor…
Herkes tembihliyor…
Bak hemen çok beğendiğini belli etme…
Düşüneceğim de …
Eksik bul biraz… Kötüle…
Ama ben yapamam böyle diyorum…
Oooo unut o zaman evi, kapora isterler, yüksek kira ooo… diyorlar…
Kafam karışık… Evi kötülemek ne demek ki?
Akşam, geçte olsa oluyor…
Kapıyı çalıyoruz…
Buyrun diyor bir amca… Sanıyorum babamdan biraz büyük… Arkadaşımın eşinin bir tanıdığı… Hacı amca diyorlar… Yüzü sımsıcak… Bakınca bakmak istiyorsun…
Geziyoruz evi… Teras… Önünde Antalya’nın aktığı bir cadde, Kaleiçi, oradan sonsuz Konyaaltı Kemere kadar…
Aşk neydi?…
Bacaklarımı hissetmiyorum…
Gözlerim donuyor…
Sesim çıkmıyor…
Aşk bu olmalıydı…
Tam işte bu ev…
Aradığım buydu…
Eşsiz demek istiyorum…
Aklımda sabahtan bu yana yapılan uyarılar… Ya çok beğendiğimi anlayıp, isteklerini artırırsa Hacı amca… Ya benim olmazsa bu ev!…
Hiç birşey söyleyemiyorum… Oysa dilimde ilk görüşte aşk…
Konuşmaları dinliyorum…
Ama çok yol üstü… Gürültü olur… Küçük odalar… Eski apartman…gibi şeyler söylüyor arkadaşım…
Yok ya muhteşem demek istiyorum… Diyemiyorum…
Bir aylık depozito istiyor Hacı amca..
Çünkü eve yeni tadilat yapılmış…
45.000TL kira…
O biraz fazla… depozito ile olunca beni biraz aşıyor gibi…
Hacı amca ile göz göze gelmekten çekiniyorum…
Siz düşünün, biz de düşünelim…
Tekrar konuşuruz diye ayrılıyoruz…
Apartmanın önünde “bak ne güzel oldu bize bıraktın, çok istekli olduğunu belli etseydin hiç iyi olmazdı” diyorlar…
Ayrılıyoruz…
Onlar aşağıya ben yukarıya doğru yürüyorum…
Kafam darmadağınık…
Haklılar mutlaka tecrübe ile edinmişler bu söylediklerini ancak ben böyle yapamam ki…
Nasıl kötüleyebilirim ki daha ucuza almak için…
Yok yapamam… Haksızlık bu … Çok büyük haksızlık…
Üç beş apartman ilerliyorum ki geri dönüyorum…
Koşarak Hacı amcanın kapısını çalıyorum…
Kapıyı eşi açıyor… Çağırıyor amcayı… Hacı gel bak az önce ki küçük kız çocuğu diyor…
28 yaş diyorum…
Olsun sen bizim kızlardan bile küçüksün diyor…
Hacı amca ben diyorum…
İçeri gir diyorlar…
Yok diyorum söyleyip gideceğim…
Söyle bakalım, neymiş bu seni nefes nefese bırakan şey…
Ben evinize aşık oldum… Görünce benim olsun istedim… Hayalimde ki gibiydi… Hiç küçük değil… Hiç gürültü değil… Hiç eski değil… Ama bunları söylersem sanki şartları daha da ağırlaştıracağınızı düşündüm…
Sen mi düşündün?diyor… Gözlerime bakıp…
Ben ben diyorum… Kendim düşündüm…
Kimse birşey söylemedi yani?…
Gülüyor…
Eviniz eşsiz ama depozito olunca 45.000TL beni aşıyor. Ama depozitosuz 45.000TL biraz zorlansam da verebilirim diyorum…
Bakıyorlar birbirlerine…
Tamam düşünelim biz diyorlar…
Gece hiç sabah olmuyor…
Evle ilgili konuşmak istemiyorum çok…
Unutmak ister gibiyim…
Çünkü hayalimde ki ev ve olmazsa eğer, onun güzelliği başka evlere olumlu bakmamı engeller sanki…
Haber gelmiyor…
Olsun diyorum.
Yine buluruz, benzer çok vardır ki… Teselli misali…
Sabah saatlerinde arkadaşım uğruyor…
Hacı amca uğrasın konuşalım demiş…
İstersen bekle akşam birlikte gideriz…
Yok yok siz zahmet etmeyin, ben biliyorum evi diyorum…
Bak gördün mü? , çok alıcı olmayınca konuşalım demiş… Yine beğendiğini belli etme diyor…
Haklısın diyorum…
Öğlen izin alıp çıkıyorum…
Beni bekliyorlar…
Masaya gel diyor Hacı Amca…
Kağıtlar var elinde…
Doldurmuş birazını…
Üstünde kira kontratı yazıyor…
Hacı Amca? diyorum…
Ev senin diyor…
Gerçekten mi? diyorum…
Evet diyor…
Kulaklarıma inanamıyorum…
Muhteşem bir ev…
Ona gözüm gibi bakacağım diyorum… Hatta yangın çıksa, kendimi yakıp onu kurtaracağım diyorum…
Vay vay o kadar yani diyor… Kahkahalar ile gülüyor…
Gel şartlara bak önce…
Ben depozitoyu iki ay sonra diyorum…
Sözümü kesiyor…
Depozitoya gerek yok… Biz inandık senin evimizi çok iyi koruyacağına değil mi Hacı? diyor… Hacı Teyzeye…
Tabi tabi diyor Hacı Teyze…
Ya nasıl ya inanamıyorum diyorum…
Kirayı da 40.000 yaptık… Biraz eşya lazım olur şimdi sana diye…
Tabi tabi diyor Hacı Teyze… Eşyasız olmaz…
Ya şimdi bu ev benim mi?… Hem de 40.000TL!…
Ben ağlarım diyorum…
Ağlama ağlama… Sen o akşam geldin dürüstçe anlattın ya… Biz o an verdik sana evi… Bizim paraya ihtiyacımız yok… Düzgün dürüst komşuya ihtiyacımız var… Hadi bakalım hayırlı olsun diyor…
Ellerim titriyor sevinçten, imza atarken kontrata…
Elinizi öpeyim mi ?diyorum…
Öp bakalım diyorlar…
O günden sonra bu iki eşsiz insan Antalya’da annem babam misali oluyorlar benim…
Güven üzerine, samimiyet üzerine kuruluyor hikayemiz…
Şimdi mi?
4 kız çocukları olup, bizim 5 kızımız var diyenlerim…
Telefonda sesimi duyup ağlayanlarım…
Bizim kız özledik seni, oğlanı alda gel bi diyenlerim…
Hacı teyzen kirazın bu dalını kimseye elletmedi, bizim kızla torun gelecek onların dedi diyenlerim…
Hep yanımda, hep yüreğimdeler…
“İyikilerim”…
Fotoğraf çok çok eski…
Lakin tam buradaydı evim…
Kaynak: SERAP GÜVENER 2025
- Ercan Çiftçi Yazdı: Mısır ve Gazze’yi Anlamak! - Haziran 29, 2025
- Sabahattin İsmail Yazdı: Chabat Siyonist Örgütü ve KKTC’deki Gizli Faaliyetleri?!! - Haziran 29, 2025
- Serap Güvener Yazdı: 1997… Antalya… İlk ayrılığım anne baba evimden… Ev arıyorum… - Haziran 29, 2025