Mehmet Erşahin Yazdı: Türkiye’de Derin Mezhep ve İdeoloji Operasyonu

Türkiye’de Derin Mezhep ve İdeoloji Operasyonu
Yeni Devlet Aklı I. 2016 Sonrası: Yeni Devlet Zihniyeti
15 Temmuz 2016, yalnızca bir darbe girişimi değil; devletin kendini yeniden kurduğu, istikametini değiştirdiği bir kırılma noktasıdır. Bu süreçle beraber, devlet klasik güvenlik reflekslerinin ötesine geçerek siyasi, itikadî ve epistemik temellerini sorgulamaya başlamıştır.
Ortaya çıkan yeni yaklaşım, yalnızca kurumları değil, toplumun düşünme biçimini, inanç altyapısını ve kimlik haritasını da dönüştürmeyi hedeflemektedir. “Derin Türk Aklı”nın bu dönemle birlikte sahneye çıktığı ve sadece günü değil, asırları şekillendirme iddiası taşıdığı görülmektedir.
II. İki Kanatlı Temizlik: Siyaset ve İnanç Alanında Arınma
A. Siyasi Alan
Devlet, ulusal çıkarlar dışında kalan ideolojik yapıların artık sistem içinde barınamayacağı yönünde bir pozisyon almıştır. Özellikle:
Sol ideolojiler,
Mikro milliyetçilik (özellikle Kürtçülük),
Evrenselci/liberal siyaset anlayışları
marjinalleştirilmiş, “milli menfaat” ekseninde birleşmeyen her yapı etkisizleştirilmiş, etkisizleştirilecektir.
B. Dinî Alan
İkinci ve daha derin cephe, din alanındaki temizliktir. İslamcılık, laikçilik ve özellikle tarikat-tasavvuf yapıları artık “beka meselesi” olarak görülmektedir. Buradaki dikkat çekici nokta, artık “iyi tarikat-kötü tarikat” ayrımı yapılmamasıdır. Tüm heterodoks yapılar, devletin kurmak istediği yeni inanç mimarisiyle çelişen unsurlar olarak değerlendirilmektedir.
III. Mezhepsel Zemin: Maturidiliğe Stratejik Dönüş
Devletin bu süreçte benimsediği inanç çizgisi açık:
Amelî mezhep olarak Hanefilik,
İtikadî mezhep olarak ise Maturidilik yeniden merkeze alınmıştır.
Bu tercihin temelinde yatan anlayış nettir: Maturidilik, akla yer açan, vahyi merkeze alan ve sezgiciliğe karşı rasyonel bir denge kuran bir itikad sistemidir. Bu yönüyle hem Eş’arî sezgiciliğe hem Selefi dogmatizme karşı durmaktadır.
Burada devletin hedefi, toplumun zihnini yeniden inşa ederek “gassalın elindeki meyyit” anlayışını terk etmek, yerine akleden, sorgulayan, Allah’a akıl yoluyla yaklaşan bireyler yetiştirmektir.
IV. Gnostik Sapma
Tarikatların ve mistik yapıların hedef alınmasının arkasında yatan mesele sadece güncel tehditler değil, tarihsel bir tahrifat hafızasıdır. Bu yapılara yönelik eleştiriler üç temel noktada toplanmaktadır:
1. İslam’ı bireyin aklı ve iradesi yerine sezgisel yorumlara mahkûm etmeleri,
2. Rasyonel bilgi yerine bâtıni sırlarla otorite kurmaları,
3. Toplumun Allah algısını “aracı”lar üzerinden kurgulamaları.
Bu durumun Selçuklu döneminde de fark edildiği ve Nizamiye Medreseleri’nin benzer sufi sapmalara karşı kurumsal mücadele verdiği hatırlatılmaktadır. Devlet, bugünkü tasfiye sürecini bu tarihsel hafızanın devamı olarak yürütmektedir.
V. “İslam Güncellenmeli” Açıklamasının Arka Planı
Erdoğan’ın “İslam güncellenmeli” açıklaması, ilk bakışta 1400 yıl öncesine bir eleştiri gibi algılansa da aslında hedef, Orta Çağ İslam dünyasında şekillenen heterodoks yapılardır. Bu çıkış, devletin mezhepsel müdahalesinin siyasi zemindeki ilanıdır.
Tepki veren kesimlerin –tarikatlar, İslamcılar, bazı AK Parti içi klikler– gösterdiği rahatsızlık, aslında sezgiciliğin ve bâtıniliğin modern refleksidir. Bu açıklama, inanç alanındaki “derin revizyonun” sembolik eşiklerinden biridir.
VI. Heterodoksi Raporu:
İçişleri Bakanlığı’nın Cumhurbaşkanı’na sunduğu Heterodoksi Raporu, bu dönüşümün salt teorik değil, aynı zamanda istihbarî bir zemine oturduğunu göstermektedir. Raporda:
Küçük mistik yapılarla IŞİD arasında geçmişte temas olduğu,
DEAŞ lideri Ebubekir el-Bağdadi’ye militan gönderiminin talep edildiği
gibi somut güvenlik verileri yer almaktadır. Devlet, bu yapıları artık yalnızca inanç sapması olarak değil, doğrudan güvenlik riski ve toplumsal bütünlük tehdidi olarak kodlamaktadır.
VII. “Bin Yılın Mezhep Savaşı” ve Devletin Kararlılığı
Yaşanan süreç, yalnızca bir iç güvenlik operasyonu değil, mezhepsel ve zihinsel düzeyde yürütülen bir yeniden inşa harekâtıdır. Yazarın ifadesiyle bu, “Bin Yılın Mezhep Savaşı” olarak anılabilecek bir stratejik temizliktir.
Bu süreçte bazı direnç odakları:
Tarikatlar,
Devlet içindeki İslamcı klikler,
AK Parti içinde pozisyon almış sezgici yapılar
rahatsızlık üretmekte; ancak bu itirazlar, derin aklın stratejik çizgisi karşısında etkili değildir. Devlet, bu dönüşümün bedelini göze alarak ilerlemektedir.
VIII. Ontolojik Seçim
Bu sürecin başarıyla tamamlanması, Türkiye’yi “Gerçek Dünyalı Organizasyon” dediğimiz, bu dünyaya dair sorumlulukları merkeze alan, aklı, vahyi ve ilmi önceleyen bir devlet modeline taşıyacaktır.
Aksi takdirde Türkiye de, tarih boyunca metafizik-bâtıni dogmalara hapsolmuş, sezgici-devlet refleksleriyle hem bu dünyasını hem ahiretini kaybeden toplumların kaderini paylaşacaktır.
Devlet artık sadece politik düzenlemeler değil; inanç, bilgi ve varoluş düzeyinde de kendini yeniden kurgulamakta. Yeni Devlet Aklı, inanç sistemini sezgiye değil akla; bâtıniye değil zahire; salt geleneğe değil, vahiy merkezli bir epistemolojiye dayandırarak yeniden tanımlıyor.
Bu, bir rejim değişikliği değil; bir bilinç devrimi, bir inanç mühendisliği ve uzun vadeli bir zihinsel toparlanma sürecidir.

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.