Zeki Çalışkan Yazdı: Demokrasi Şehidi!

DEMOKRASİ ŞEHİDİ !

15 Temmuz hain darbe girişiminde şehit olan kardeşlerimiz için kullanılagelen “Demokrasi Şehidi” ifadesi sıkıntılı bir ifadedir.

Onlar Demokrasi şehidi falan değildir.

Şehadet sadece Allah için can feda etmekle elde edilir.

Gerisi hikayedir.

Neden hikayedir?

Demokrasi veya herhangi bir izm için ölmekle şehit olunulamaz da ondan.

“15 Temmuz gecesi şehid olan kardeşlerimizin eminim ki tamamı, Allah ve onun dinine olan inançları sebebiyle ölümüne mücadeleyi göze aldılar ve bu uğurda canlarını feda ettiler.”

Çünkü bizim idrakimizde 15 Temmuz;

“Tarihin milletimize yüklediği “İla-i Kelimetullah, Nizam-ı Alem ülküsü” yolunda,

Milletimizin gaflet uykusundan uyanış, silkiniş ve tekrar şahlanma iradesine mani olmak isteyen, Laikçi Kemalist Derin Yapı ile İslami görünümlü, içimize ‘bizdenmiş gibi’ enjekte edilmiş kökü ve kumandası dışarda olan yapıların, yabancı istihbarat örgütlerinin desteği ile gerçekleştirmeye çalıştığı,

‘Milletimizin kutlu yürüyüşünü durdurmak ve mani olmak’ amaçlı menfur ve hain bir darbe kalkışmasıdır.”

Milletimize yüz yıllardır tuzak kuran, dış destekli, devşirilmiş maskeli hainlerin menfur teşebbüsünü engellemek ve 150 yıllık ele geçirilmişliğe son vermek için sokaklara dökülen, şehit olan, gazi olan veya ol(a)mayan kardeşlerimizin tamamı, 15 Temmuz gecesi bu idrak ve anlayış ile abdestlerini alıp sokaklara döküldüler.

Yani demem o ki; insani sistemler için değil, inanç ve ülkümüz için sokaklarda idik biz.

Cemil Meriç’in ifadesi ile tüm bu insan elinden çıkmış “izm”ler ve ideolojiler, bizlerin idraklerine giydirilmiş deli gömlekleridir çünkü.

15 Temmuzu bu gözle okumalıyız.

15 Temmuz gecesi sokaklara çıkamayan, hain girişimin yanında fiilen olmasa bile evlerinin, dairelerinin, yurtlarının, meskenlerinin perdelerini kapatıp hainlere örtülü destek veren, milletimizce hainlere karşı verilen şanlı ve şuurlu mücadeleyi geriden seyretmeyi tercih eden ama “islam ve milli şuur” söylemlerinden de geri durmayan herkes, iman ve idrakini masaya yatırmalı ve bu söylemlerinde “ne kadar samimi ve ne kadar hakiki” olduklarını sorgulamalıdır.

Bu kavgada sizleri,

Milletimizin kutlu yürüyüşü, kadim irfanı, milli ve islami duruş ve birlikteliği ile bir araya getir(t)memiş

ve sizi;

Gerçekte islam ve millet düşmanı darbeci hainlerle aynı safta (hangi saik ile olursa olsun) konumlandır(t)mış olan herkes,

Kimin oğlu, kimin torunu,

Hangi cemaatin abisi, imamı, önderi,

Hangi tarikatın şeyhi, gavsı, hocası,

Hangi derneğin, vakfın başkanı, hangi teşkilatın yöneticisi olursa olsun,

bilin ki O;

Ele geçirilmiş, iğdiş edilmiş, kullanılan bir gafil veya şuurlu bir haindir.

“Bozulsun neronların oyunu,
Bozulsun uşakların pususu,
Uyansın “kardeş” dediklerimiz,
Gamsız uykularından..

Salih Mirzabeyoğlu”

Selam ve muhabbetlerimle…

Kaynak: Zeki Çalışkan

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.