Amcası tarafından büyütülen, kabilesinde değersiz yetim bir genç: Zülbicadeyn
Amcası tarafından büyütülen, kabilesinde değersiz yetim bir genç.
Bir gün konuşulanlardan, Yeni bir Peygamber, yeni bir dinden bahsedildiğini duyar.
Anlam veremediği bir sevgiye kapılır.
Bu yeniliğe akar gönlü,
Peygamberin yanına gitmeye karar verir.
Kabilesi onu ayıplar, ihanet ile suçlar.
Dalga geçer, alay eder, ciddiye almazlar.
Nihayet bir gün amcasından müslüman olmak için izin istedi. Bu isteğine de şiddetle muhalefet eden amcası, böyle bir şey yaptığı takdirde her şeyini ben verdim diyerek sırtındaki elbiseye varıncaya kadar her şeyini elinden alacağını söyledi. Buna rağmen Zülbicâdeyn, taşa tapmayı bırakacağını ve Hz. Muhammed’e tâbi olacağını söyleyerek amcasının verdiği her şeyi iade etti.
Üstünde ki tüm kıyafetlerini çıkarıp, kafasından aşağı bir çuval geçirirler.
Ayakkabısız, kıyafetsiz, rezil rüsva bir halde uluorta bırakırlar.
Arkasında:
“Ya bizim inancımıza geri döner ya da bu yüz karasıyla yaşarsın” tehditleri…
Önünde:
Sıcak çöl yolları,
Çöl eşkiyalarına yakalanıp köle olma riski! Susuzluk ve yiyecek sıkıntısı…
Yapayalnız Zor bir dönem gelip çatar.
Üzerinde ki çuvalı entari gibi yaparak, yalınayak yola koyulur.
Binbir meşakkat ile varır Medineye.
Önce Uzaktan uzun uzun seyreder Medine’yi…
Üstü başı perişan, yara bere içinde Allah Resul’ünün karşısına çıkmaktan hayâ eder.
Üstünde ki çuvalı ikiye böler, elinden geldiğince kıyafet şekline sokar.
O Perişanlık ile mescide girer.
“Ya Rasulullah ben geldim” der.
Resûlullah ona bakınca, başını öne eğerek:
“İman ettim, seni buldum, İslam’ı kabul ettim ve sana geldim. Kabul et beni Ey Nebi!” sözleri dilinden dökülür.
Peygamberimiz ayağa kalkar, ellerini iki yana açıp:
“Hoş geldin ya Zülbicadeyn. Hoş geldin iki çul sahibi.” der.
Hikayesini öğrenince herkes ona Zülbicadeyn yani ‘iki çul sahibi’ diye seslenir.
O an orda, o iki çul bütün servetlerin üzerindedir.
Bir daha Peygamberinin yanından ayrılmaz Zülbicadeyn.
Ve bir gece Tebük savaşında imtihanını tamamlayınca üç mübarek insan bu sadık kulun cenazesini taşır. Hz. Muhammed Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer
Efendimiz kendi elleriyle onu mezarına koyunca şöyle dua eder:
“Ya Rab ben ondan razıyım, hep razı oldum. Sende razı ol!”
Abdullah b. Mes‘ûd’un, çok imrendiği ve onun yerinde olmayı çok isterdim dediği Zülbicâdeyn…
İslama iki çul ve kocaman yüreğiyle gelenlere selam olsun
Kaynak: Emrullah Alsen