Dr. Hasan Aktaş Yazdı: Felsefenin Birazı, İnsanları Dinden Uzaklaştırır, Çoğuysa Dindar Yapar
Felsefenin Birazı, İnsanları Dinden Uzaklaştırır, Çoğuysa Dindar Yapar
Hıristiyanlar; 1618-1648 yılları arasında Otuz Yıl Savaşları denilen mezhep kavgalarında bir şehir nüfusu kadar birbirlerini vahşice öldürmekten çekinmediler ve bunun adına din dediler.
Din nedir? Din; borç anlamına gelir. Yani insanın, insan olması hasebiyle önce insanlığa borcu vardır. Sonra da bu dünyada yaşamasından ötürü dünyaya borcu vardır. Bu bağlamda insan, önce insanlığa ve sonra da dünyaya borcunu ödemek zorundadır. İnsanlığa ve dünyaya olan borçlar ödenmeden Tanrıya olan borç ödenemez. İnsanı ve dünyayı tanımayan nasıl Tanrıyı tanıyabilir ki…?
Otuz Yıl Savaşları ile birbirlerini öldüren, Diderot’ya bakılırsa, birbirlerini ateşte yakan Katolikler ve Protestanlar ancak otuz yıl süren bir savaştan ve bu savaşlarda binlerce insan öldükten sonra hoşgörü ve tolerans denilen şey anlamışlardır demiyorum, anlamış gibi gibidirler.
Bütün dünya insanlarını Hıristiyan yapmak isteyen Hıristiyanlar, Hıristiyan olmayan bütün dünyaya düşman kesilmişlerdi. Gerçi diğer dinlerin düşünürleri de farklı düşünmüyorlardı. Böyle bir dünyada barış beklemek en basitinden safdillik olur.
Leibniz gibi bir filozof, dünyayı Hıristiyanlaştırmak amacıyla misyonerliğe soyundu. Yine Berkeley gibi ünlü bir filizof bile, belki de papazlık misyonunun bir gereği olarak misyonerlik yapmak üzere İngiltere’den kalkıp uzak diyarlara gitti.
Batılı filozofların önemli bir kısmını papaz olması tesadüf olmasa gerektir. Acaba filozof olmak için dindar olmak gibi bir ön şart mı vardı? Acaba Hume’nin su satırlarını nasıl okuyup değerlendirmeliyiz?
Felsefenin birazı, insanları dinden uzaklaştırır, çoğuysa dindar yapar.
Hıristiyanların ömrü birbirlerini aforoz etmekle geçmiştir. Engizisyon mahkemeleri bunun somut kanıtıdır. Müslümanlar farklı mı? Nerede farklı düşünen bir adam varsa, onlar da gizli aforoz müessesesini tesis ederek o düşünürleri yok etmişlerdir. Çünkü sloganik kalıplarla yetişen kitlelerin farklı düşüncelere tahammülü ve müsamahası yoktur. Çünkü, piyasadan devsirdiklei ve hicbir kitaba dayanmaya itikatları kendi nazarlarında Haktan gelmiş nas gibidir. Bu durumda kendileri yarı peygamber sayılır.
Voltaire’in Felsefe Sözlüğü’ne göre, Kostantin; Resmî devlet dini olarak Hıristiyanlığı kabul ettiğinden beri, kilise kana boyanmıştır.
Voltaire, sözlüğünde devam ediyor: Oysa, kendi kanaatlerini paylaşmadığı için, kendi kardeşine zulm eden her insan, muhakkak ki bir canavardır.
Yine Voltaire’e göre, zulüm ve baskı insanı dinden çıkarır.
Şunu unutmamak gerekir ki, farklı fikirler olmasa, toplumlar dogmatizm bataklığında batar gider. Dünyada bunca imparatorlukların neden battığını anlamak için müneccim olmaya gerek yok. Bilgi dolaşıma girmezse ve toplumda bir yer edinemezse başka bir sonuç beklememek gerekir. Yani bilginin egemen olmadığı, cehaletin dört bir yanı kuşattığı dünyada farklı bir sonuç tecelli edemez.
Dogmatizm esaretinde dünyada sümüklüböcek kadar bir iz bırakmadan hiçliğin ve yokluğun karanlığına gömülüp gitmektir bu.
Yanlışınız yoksa doğrunuz da yoktur.
Aydınlığı tarif eden karanlıktır.
Kaynak: Hasan Aktaş
- Edirne’deki 19 Mayıs Töreninde Kriz: İYİ Parti’den Tepki - Mayıs 19, 2025
- Edirne’de Tarihi Çarşı Sarı Kırmızı - Mayıs 19, 2025
- Cengiz Genç Yazdı: Hassas Bir Sürece Girerken: PKK’nın Silah Bırakma Kararı ve Türkiye’nin Milli Birlik Mücadelesi - Mayıs 19, 2025