Lâ Edrî Yazdı: “Ne Oldum Değil, Ne Olacağım Demeli İnsan…” Bir Zenginlik ve İbret Hikâyesi: Adnan Kaşıkçı
“Ne Oldum Değil, Ne Olacağım Demeli İnsan…”
Bir Zenginlik ve İbret Hikâyesi: Adnan Kaşıkçı
Bu, çağımızın en büyük efsanelerinden biri olan Adnan Kaşıkçı’nın, zenginliğin doruğundan sefaletin en dibine uzanan ibretlik hayat hikâyesidir.
Zamanının “Karun’u” olarak anılan Adnan Muhammed Kaşıkçı, bir dönem tüm dünyanın en zengin Arap milyarderi kabul ediliyordu. Öyle ki, bir gökdelenin dört katını kapsayan asma sarayında yaşıyor; evindeki her şey ileri teknolojiyle uzaktan kontrol ediliyordu.
Kuveytli gazeteci Al Jarallah, onunla röportaj yapmak üzere eve girdiğinde, gördüğü lüks ve teknolojiden öylesine etkilenmişti ki, bugüne dek ziyaret ettiği hiçbir prens, kral ya da başkan sarayında buna benzer bir ihtişama rastlamadığını ifade etmişti.
Kaşıkçı, Arap ülkeleri ile Amerika Birleşik Devletleri arasında yapılan silah anlaşmalarının mimarlarından biriydi. 1935 yılında doğmuştu. Babası Dr. Muhammed Kaşıkçı, Suudi Arabistan Kralı Abdülaziz El Suud’un özel doktoruydu. Kardeşi gazeteci Cemal Kaşıkçı, kız kardeşi Samira ise Mısırlı milyarder Muhammed El Fayed’in eski eşiydi. Samira’nın oğlu Dodi El Fayed, Prenses Diana ile birlikte elim bir trafik kazasında hayatını kaybetti.
İlk eşi Soraya Kaşıkçı ile yaptığı boşanma, dönemin en büyük tazminatlarından biri olarak tarihe geçti: Tam 548 milyon sterlin (yaklaşık 12 milyar Mısır lirası).
Kaşıkçı’nın kendisine ait bir havaalanı vardı; dört uçağın aynı anda iniş yapabileceği büyüklükteydi. 610 kişilik mürettebatıyla hizmet veren devasa yatında yaşıyordu. Bir gün kızı Fransa’dan dondurma, Cenevre’den çikolata istediğinde özel uçağını bu talepler için yedi saatlik bir sefere gönderecek kadar savurgandı.
Ancak tüm bu zenginliği sadece ailesiyle paylaşan Kaşıkçı, yoksullara, hastalara ya da yardıma muhtaç olanlara karşı ilgisizdi. Hatta çalışanlarına bile cimri davranıyor, yardım taleplerini küçümseyerek geri çeviriyordu.
Sık sık tekrarladığı bir sözü vardı:
> “Ben Âdem’in soyundan gelen vekili değilim.”
Yıllar geçti. Bir gün geldi, kaderin cilvesi onu da yakaladı. Utah’ta sahip olduğu elmas madenleri büyük bir sel felaketiyle kullanılamaz hale geldi. Bir gecede servetini yitirdi. İflas etti. Ekonomi sınıfında uçak bileti alacak parası dahi kalmamıştı. Artık, bir zamanlar yok saydığı yoksulluğun içindeydi.
Zor zamanlarında, Kahire’ye gidebilmesi için gerekli uçak biletini ve kalacağı dairenin kirasını, Suudi bir iş insanı karşıladı. Kaşıkçı bu iyiliğin nedenini sorduğunda, aldığı yanıt tokat gibi çarptı:
> “Adnan, bu yardımı sana değil, Allah için yapıyorum. Her ay harçlığını Al Rajhi Bankası’ndan alacaksın.”
Zamanında evinde hizmetçi olarak çalışan gurbetçi bir adam, hasta karısını tedavi ettirmek için Kaşıkçı’dan yardım istediğinde, maaşından taksitlerle ödeyebileceği bir borç talebinde bulunmuştu. Kaşıkçı bu talebe sadece olumsuz yanıt vermekle kalmamış, adamı aşağılamıştı. Bunun üzerine hizmetçi, öfkeyle şöyle dua etmişti:
> “Seni, bir gün aynı şekilde aşağılanmış, yardıma muhtaç ve elini uzatmış halde görmek nasip olsun; Allah beni o günü görmeden öldürmesin!”
Kaşıkçı, bu sözlere öfkelenerek hizmetçiyi evinden kovmuştu.
Yıllar sonra, işte o Kahire yolculuğundan önce, yardım sözü aldığı iş adamının ofisine parayı almaya gittiğinde, hayatının en kötü anını yaşadı. Çünkü o iş adamı, parayı getirmesi için içeri bir çalışanını çağırmıştı. İçeri giren kişi, yıllar önce aşağıladığı ve kovduğu hizmetçisiydi. Göz göze geldiklerinde, hizmetçinin şaşkın ve yaşlı gözleri Kaşıkçı’yı utançla yere bakmaya zorladı.
Kaşıkçı daha sonra karısına, o anı şöyle anlattı:
> “Hayatımda hiçbir şey beni o bakışlar kadar ezmedi. O an, sadece servetimi değil, insanlığımı da kaybettiğimi anladım.”
Son Söz
Bu, bir adamın servet içinde başlayıp, bir kefen alacak parası dahi olmadan sonlanan hayatının hikâyesidir.
Zenginlik kalıcı değildir. Adnan Kaşıkçı, bunun yaşayan — ve ölen — bir örneğidir.
“Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli insan.”insan ne olursa olsun alçak gönülllü hayırsever dindar ahiretine hazırlanmalı fakiri fukarayı gözetmeli kefenin cebi yok zenginligin garantisi yok can dostlarım hayırlı bayramlar hayırlı pazarlar.
Kaynak: Lâ Edrî
- ‘Ulak Edirne’yle Sorunlar Artık Anında Belediyeye Ulaşacak - Temmuz 26, 2025
- Cem Murat Yazdı: ‘Devletin malı deniz…’ - Temmuz 26, 2025
- Ahmet Erdinçli Yazdı: Nereye Gömülmek İstersin? - Temmuz 26, 2025