İdris Günaydın Yazdı: Ali Erbaş’ın canı fena sıkılacak

Ali Erbaş’ın canı fena sıkılacak
Bir yakınım anlattı. Marmaris’e tatile gitmiş. Musalli biri. Vakit namazlarında ve Cuma namazında Karadeniz’deki cillop gibi camilere hiç benzemeyen eski bir cami, camide kadrolu müezzin yok. Neyse müezzinliği bir iki ihtiyar bir de ben yapıp namazı kılıyoruz. Cuma günü geldi, namaza gittim. İmam hutbeye çıktı. Hutbenin Arapça kısmını okudu, Türkçeyi okumadan minberden indi.

Yahu bu imam ne yaptı? Hutbe de Cumanın farzlarından sayılır. Niçin böyle yaptı? Namazdan sonra kapıda imamı bekledim. Sordum: “Neden hutbenin Türkçesini okumadın?” “Yahu yirmi otuz cemaat var. Onları da kaçırayım m ı? Hutbeye itiraz ediyorlar. Uzattın diyorlar. V.s.”

Eyvah! Ülkemin bir yanına ne olmuş böyle? Camiler yenilenmemiş, eski- püskü, hutbeler okunmaz. İmam adeta camiden kaçar. Bu bölgede cenaze namazları nasıl kılınıyor o zaman? Kim için kılınıyor? Kim niçin kılıyor?

Eğer o yöreler bu durumda ise diğer bölgelerdeki emekli dindarların tebliğ için o bölgelere gitmeleri gerekmiyor mu? Veda Hutbesinde Hz. Peygamberi 120.000 kişi dinledi. Bugün cennetül baki mezarlığında 10.000 sahabinin mezarı olduğu söyleniyor. Diğerleri oraya buraya hicret edip, tebliğe koyuldular. Bizdekiler de hatim okumaya devam edip ölmüşleri günahından kurtarmaya çalışıyor. Diriler bu halde iken…

Sayın Ali Erbaş’a tavsiyemdir. Yineliyorum. Daha önce yazmıştım. “Bir çalıştay yapınız. Bu çalıştaya en aykırı düşüncedeki hocaları, en radikal düşüncedekileri çağırınız. Bunları sabırla dinleyiniz. Öyle her şeyi “başım üstüne” deyip kabul edenlerin derdi, davası değil bu konular.

Şu sosyal medyadaki sözüm ona şarlatanları susturunuz. Bu insanlar konuştukça Diyanetin hutbeleri gereken işlevden uzak kalıyor.. Topluma egemen olan dini anlayış şarlatanlara kalıyor lakin müspet değil menfi anlamda kalıyor. Getirmiyor, götürüyor.

Diyanet acilen bir uzman ekibe bir ilmihal hazırlatmalı ve bu kitapta bazı tarikatların zırvalarına da cevap vermelidir. Gerekirse bu bir süre ihtilafa da sebep olsun. Sonunda toplum açıkça tartışarak doğruyu bulur. Yoksa nereye gidiyor bu millet?

Şunu açıkça söyleyeyim ki; «Kur’an Müslümanıyım” diyenler daha elle tutulur kaynaklar veriyorlar. Diğerlerinin dayandığı kaynakların çoğu hurafe. “Kur’an Müslümanıyım veya ben geleneksel düşünmüyorum” diyenleri dinlemeden nereye kadar gidebilirsiniz?

Bir yanda profesör unvanlı, yirmi cilt tefsir yazan insanlar diğer yanda Tenbihül Gafilinden savunma yapanlar. Adı sanı duyulmamış kitaplardan savunma yapanlar. Yahu bu dinin savunma bentleri bu kadar zayıflamamıştır.

KONU KONUYU AÇIYOR

Manisa BB Başkanı rahmetli Ferdi Zeyrek elim bir kaza ile Rabbine kavuştu. İşin mahkeme safhası bizi aşar. Allah rahmet eylesin. Fakat birileri bunu fırsat bilip, adeta rahmetliye karşı bir düşman blok oluşsun, biz de onu istismar edelim diyerek Akit Gazetesini hedef gösteren yayınlar, tezviratlar, küfürler, saldırılar başlatmışlar. Sanki komplocular günlerdir “ne yapabiliriz?” sorusunu kendilerine sorup, tuzak hazırlıyorlarmış gibi yazıya montaj cümleler ekliyorlar.

Bir de inanmış bir faninin cenazesinde sanki bir dinsizi teşyi ediyormuş gibi alkışlar, türküler… İnanan insan o cenazeyi nasıl kılsın daha? İnanan insanın o cenazede bulunması nasıl mümkün olsun?

Bari cenazenin namazını kılmıyorsunuz; namaz kılıp dua edecek olanların içini çiğlendirmeyin. Ölülerimize doğru dürüst bir tören yapalım.

Türkiye’de bir Kemalist taife var. Dertleri din değil, vatan değil, bayrak değil, fakirlik değil, özgürlük değil… Her şeyin istismarını yapmak. Hele din adına bir insanda bir kırıntı görünce derhal üzerine çullanmak.

Birinden dinledim: “Çocuğu ülkemizin çok bilinen yörelerinden birinde memur. Ramazanda hatim okumaya başlamış. Boş kalınca, öğle aralarında falan küçük Kur’anıyla Kur’an okuyor. Bunu gören insanlar derhal şikayet ediyorlar bağlı bulunduğu il müdürlüğüne. Savunması alınacak, belki sürgün edilecek veya bir ceza alacak. Bağlı bulunduğu kurum profesörü de Avrupa’dan bir ateist. Olayı duyuyor ve müdahil oluyor. “Eğer bir işlem yaparsanız ben de kesin ülkeme dönerim.”

Geri adım atıyorlar. Bizdekiler gavurdan daha gavur diye boşuna söylemiyoruz.

Karabekir anlatıyor. Mustafa Kemal benden üç kez tümen istedi. İki kez gönderdim üçüncüyü ret ettim. Bir seferinde dedi ki: “Bu yörenin çocuklarına güvenemiyorum. Doğunun askerlerine güvencim daha fazla.” Bak: Karabekir’in anıları.

Aslında o daha açık söylüyor da. Bir 5816 da benden!

Ne demeli? Vesselam.

Kaynak: İdris Günaydın

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.