Mehmet Ali Abakay Yazdı: Taziye
TAZİYE
Ey Can!.. Taziye geleneğimizin değişmesinden oldukça kaygılıyım. Hatırlanmak istenen adeta ölüm değil de dostların uzun zamandır birbirini görmemesi karşısında yapılan sohbetlere dönüştü, taziyeler.
Ey Can!.. Dünya değiştirenin ailesinin acısını hafifletmek, ruhuna bir fatiha okumak için mi, doluşuruz sadece taziye evlerine? Yoksa muhabbetin alasını yapmak, yemek yemek, iş görüşmeleri bağlamak için mi, geliriz taziye evlerine?
Vefat edenin ardından alkışların ne anlama geldiğini bilmemek kadar cahil olmak!… Fatiha okumasını bilmeyenlerin alkış çalmasını yadırgamıyorum, kendilerine öğretilmemiş olanı, kendilerinden istemek ne kadar güç!… Çok okumuş olanımızın (!) içinde bulunduğu acıklı tablonun siluetinde, kendilerini suçlu görmeyenlerimiz eleştirir, tenkid eder de onlara el uzatanları ararsanız, beyhude bir uğraştır yapılacak olan. Alıştırıldıkları hayat tarzını kolay kolay terk etmeyecek olanların, bir vefat durumunda Camii Avlusu’na gelmesi ve içeri girmemesi, cenaze namazını kılmaktan uzak düşmesi ne denli acı verir, yüreğime.
Ey Can!.. Ben sana kalkıp taziye yemeklerinden bahsetmeyeceğim. Razık olan ne rızık verirse odur, konu komşu ne hazırlarsa odur. Bilir misin, Ey Can, kaldığı apartmanda vefat eden komşusundan habersiz olanlarımız var, günümüzde. Bunu nasıl düşünebiliriz?
Ey Can!.. Komşuluk artık, öldü, büyük şehirlerde. Her daim bilmekteyim ki babaevinde her cuma akşamı komşuya, fakire, yetime bir kap aş çıkartılmazsa sofraya bir şey gelmez, kolay kolay. Cuma akşamı yemeğinden pay çıkartıldıktan sonra ekmeği, katık olsun diye farklı bir şeyler mağdur olana verilir de sonra yemeğe başlanır, halen doğduğumuz, yaşadığımız, yaşamakta olduğumuz beldede. Şehirlere bak ve gör, insanların ne kadar birbirinden uzak düştüğünü, düşürüldüğünü…
Ey Can!.. Ben şu gönderilen çelenkleri de sevmedim,bir türlü. Hele telefonla baş sağlığı dileme, en nefret ettiğim husus. Çok uzakta bulunanı mazur görürüm de aynı şehirde olanı asla.
Ey Can!.. Taziye geleneğinde acıları paylaşmak esastır, konu-komşu vefat edenin sahibine her konuda destek çıkmaktadır; en azından geleneğimize göre. Kabir başına gelip, definden sonra ayrılanların, “Başınız sağolsun!…” demelerine ne denli öfke duymaktayım, bilmezsiniz. Okunacak bir fatihayı esirgeyenlerin, yarım saat oturup, yasa ortak olmaktan uzak düşenlerin durumuna bakıp bakıp üzülmekteyim…
Ey Can!.. Ne olurdu, taziyeler bir hafta sürseydi? Bir hafta içinde merhumu, merhumeyi bilenlerin, tanıyanların bir arada oluşu ne denli güzeldir, bilmezler… Ölümü hatırlamaktan korkanlar var, içimizde öleceğini bile bile. İçimizde dünyalık peşinde koşup, herşeyi parada, malda-mülkte arayanlar var. Paradan başka bir şey tanımayanların Rabbleri ile olan muhabbetinin gittikçe eksildiğini bilmeyen mi var? İnsanlık açlık içindeyken, savaş içindeyken, işgal içindeyken kalkıp ezilmişe, mağdura, eza görene, dindaşına, halkına yardım etmeyenlerin durumuna üzülmekteyim.
Ey Can!.. Kim, malı-mülkü göçerken götürür? Malın ve mülkün insana ölümden sonra ne kârı vardır, ne faydası olmuştur? Malın ilk sahibini kim hatırlar? Biz, elli-altmış senelik dünya hayatında yaşantımıza ne sığdırabiliriz? Hiç ölmeyecekmiş gibi çalışanların, para kazananların yaşlılıklarında ölümü hatırlamaları, hakikat o ki bana acı vermektedir…
Ey Can!.. Gösteriş budalası, kibir kumkuması, şeytanî her desiseye el-pençe duranların sesi güzel olanlara mevlûd okumaları, kararı değiştirir mi? İnsan âmeliyle baş başa kalınca, mal ve mülk fayda mı getirir?
Ey Can!.. Dünyada olana ve bitene bakıp ibret almaktan uzak olanların hali ne olacak? Kendilerini malın bekçisi bilmeyip, sahibini hiç hatırlamayanların zenginliklerinde ortakları olması gereken işsizlerin, güçsüzlerin, hastaların, ilimle uğraşanların ahvali nedir?
Ey Can!.. Bilmen lazım gelir, ölüm herkesin başınadır, kapıda davetsiz misafirdir. Kimse ölüme meydan okuyamamıştır, günümüze değin… “Ölüm güzel olmasaydı ölür müydü peygamber!”” diyen Şaire gel hak verme.
Ey Can!.. Bir sabah uykudan kalkmadığını düşün. Üç-dört saat içinde insanın değişimini düşün…
Ey Can!.. Ölüsüne saygısı olmayanın dirisine saygısı meflûçtur.
Ey Can!… Bayramdan bayrama gidilen mezar ziyaretleri artırılmalıdır.
Ey Can!.. Sevdiklerimiz toprak olunca bundan ibret almaz mıyız?
Ey Can!.. Her ölüm taziye ile beraber, kişinin muhakemesinin başlangıcıdır.
Ey Can!.. Ölümden kaçanları görünce ve duyunca kendilerine acıyorum. Biz Firavunların yaptığı piramitlere bakınca, ölümden kurtuluşun olmadığını görmüyor muyuz?
Taziye hakkında yazacak çok şey var. Demem o ki taziye sonrası kişinin kendisine bir çeki-düzen vermesi gerekir. Sevdiklerini kaybedenlerin bir gün kendileri de yitiklere karışacaktır. Anılmak için, insanın dünyada hayırlı eserler bırakması lazımdır.
Ey Can!.. Biz, hangi eserlerle yaşayacağız? Bu suali cevaplamamız gerekir, öncelikle. Selam ve muhabbet eksik olmasın, yaşantımızdan ve ölümü hatırlayarak, yaşantımıza güzel şekil vermemiz dileğiyle, esen kal.
Kaynak: Mehmet Ali Abakay
- Edirne’de Öğrenciler Gitti, Çöpleri Kaldı - Temmuz 1, 2025
- “Artık Yeter, Sabrımız Taştı” - Temmuz 1, 2025
- Edirne’de Ari Damızlık Düve Üretim Merkezi İçin Çalışmalar Sürüyor - Temmuz 1, 2025