Uz. Ecz. İbrahim Yavuz Yazdı: Gül Şehri Diyarbekir
GÜL ŞEHRİ DİYARBEKİR
Oldum olası Diyarbekir şehri Hz. Muhammed A.S.’ın adı ile birlikte anılır.
Bir zamanlar Kabe-i Şerif’in altından yağmur oluklarını imal edip imzalarını oralara kadar gönderen bir neslin evlatları, yine Kur’an-ı Kerim’de, Bizans’ın Kızıl Kaleleri’nin İslam ordularınca fethedileceğinin müjdesini yaklaşık bin dört yüz sene önce almış olmanın gururu ile şehrini sevmiş, taşına toprağına ilahi bir aşkla, ilahi bir muhabbetle basmaya başlamıştır.
O günlerden bu yana giderek büyüyen Muhammed aşkı, Miraç hadisesiyle Cenab-ı Allah’ın duasını almaya mazhar olmuş bu şehrin varislerine ilham kaynağı olmuş, O Mübarek Zatı, her an, her yerde, onun nur dolu, mis kokulu yüzünü hatırlatan, onun mübarek cismiyle özdeşleşmiş olan, narin ve eşsiz güzellikteki gülleri, hem sahiplenerek, hem de üreterek şehirlerine mal etmişlerdir.
Diyarbekir’in mübarek insanı, yıllar boyunca, sadece manevi hazla yetinmiş ve Muhammedî güllere asla ticari bir emtia olarak bakmamışlardır.
Yirmi beş çeşit gülle şehirlerini donatmışlar, bunlardan biri var ki; sonradan adına şiir kitabı yazılan apartmanlara isim olmuştur; ‘Viktorya Gülü’ ki, sadece Diyarbekir’e mahsus ve Diyarbekir’de yetişen bir güldür.
Özellikle kadifemsi dokusu, kırmızı bordo arası göz okşayan rengi ve tarifsiz güzellikteki kokusu ile Mübarek Resullullah’ın adı ile anılmayı gerçekten hak etmiş, Muhammedî Gülleri…
Bu Didâr-ı Muhammed (Muhammedî Gülü) nerdeyse her evin avlusunda yetiştirilmiş, gül reçeli, gül esansı, gül suyu güllacı yapılmış, ama asla para ile satılmamıştır.
Misafirler ve komşularla büyük bir gönül zenginliğiyle paylaşılmıştır.
Sünnetlerde, nişanlarda, düğünlerde, mevlitlerde Hac dönüşlerinde; güllü zemzem suları gül- âbdanlarla ikram edilmiş, şerbet-i harir olarak içilmek suretiyle Muhammed Aleyhi’s-Selâm’ın anılmasına vesile olmuşlardır.
Genç kızlar çeyizlerini hazırlarken; gergeflerinde kaneviçelerinde, iğne oyalarında nakış ve dantellerinde leçeğinin, yastığının kenarında, divan başlarının örtüsünde karyolanın eteğinde, duvar halılarında, gelininin tacında, duvağında, ucu yanık mendillerinde, gül işlemiş gül yüzlü Muhammed’i düşlemişlerdir. Taş yontucu ustalar da boş durmamış; camisinde, konağında, havuzun serin taşına, cas sıvalarla yapının her yanına, dur durak bilmeden, yoruldum demeden, gül nakşetmişler.
Bu bitmez tükenmez sevdayla hızlarını alamamışlar; silahının, hançerinin kabzasına, askerlik fotoğrafında elinde, baş ucunda, paca(Pencere), merdiven cağlarında (Parmaklıklarında), tel dolabın çinko kulpunda, habenesinde, saksısında, mektubunda, şiirinde, şarkısında, Nushunda, nasihatında, Şeyh Muhammed düzlüğündeki Evliyasının (Gülşenî Hz.) adında namaza durduğu seccadesinde, Habibullah’ı her anışında her salavatında gülü eksik etmemiştir.
Gül Şehri Diyarbekir. Sempozyumunun olacağını bilmeden, bir baktım ki, acizane olarak ben de Şehır Çocuği Kitabımda Muhammedî gülden söz etmişim. Yeri gelmişken izninizle sizlerle paylaşayım.
Muhammedim
Cebrail Aleyhisselam eşlik ediyordu
Muhammed Mustafa Aleyhisselam’a
Rüya değil akıl almaz bir yolculuktu
O Nebîler Nebîsi şaşkın, soruyordu:
Ey Cebrail; ne güzel bir beldedir burası
Muhammed’in nazarıyla aydınlanırken
Cenabı Allah mübarek kılıyordu bu şehri
Burası Şehr-i Amid’dir Ey Allah’ın Resulü
Ne güzel beldedir, Allah mübarek kılsın
Duaları yağmur olup yağmıştı, gökten
Şehrin sakinleri olanlardan bî- haber
Allah c.c Resulünü kırmamıştı o gece
Daha sonra tarih tanıklık etti, hadiseye
İslam Devleti daha emeklemekteyken
Bizans’ın en mûhkem kalelerinden biri
Teslim ediliyordu Muhammedin Duası’na
Bugün bile mis kokar, Muhammedî Gülleri
Her Mirac’da bir başka açar, unutulamaz
Muhammedî güller açtıkça bu topraklarda
Her Mirac fethin yeni bir müjdesidir.
Ey Oğlum Muhammed; Adın gibi mübarek
Yaşadığın Şehr-i Amid. Bilmelisin kadrini
Savurdu güllerini. O Mübarek Mirac’ın
O bilinmez anında, Amid’in sokaklarına
Her adımında, bastığın her paket taşta
Her bahçede, her avlunun havuz başında
Itır ıtır esen rüzgarlarında, kokusu saklı
Abdestsiz besmelesiz çıkma bu sokaklara
Kaynak: Uz. Ecz. İbrahim Yavuz, 02-07-2009 Diyarbekir