Adnan Karakaya Yazdı: “Gazel Okuyan Eşekler!”

“Gazel Okuyan Eşekler”

Uzaklaşmanın Öğrettikleri ve Toz Dumanın Ardındaki Hakikat

Kasabanın telaşlı sokaklarında koştururken, insan bazen kendi gölgesini bile tanıyamaz hale gelirmiş. İşte tam da o karmaşanın içinde, bir gün usulca kenara çekildim. Kalabalığın uğultusundan, beklentilerin ağırlığından azıcık uzaklaştım. Ve o an, sanki üzerimdeki bir perde kalktı. Gözlerim daha keskin görmeye başladı. Kimin eli uzanmaya değer, kimin sözü güvenilir, kimin maskesi var, kimin samimiyeti… Her şey, o kısa mesafeyle daha net belirdi zihnimde.

Sonra, içime doğru bir yolculuğa çıktım. Biraz kendime misafir oldum. Kendi sesimi dinledim, kendi önceliklerimi tarttım. O güne kadar etrafımda sandığım kalabalığın aslında ne kadar da ıssız bir çöl olduğunu fark ettim. Kendi bahçemin sessizliğinde çiçeklerimi sularken, bazı “dostların” sadece gölgemde serinlemek istediğini anladım. Kendi değerlerime döndüğümde, pek çok yüzün kaybolduğunu görmek acı verse de, bu yalnızlık beni daha güçlü kıldı.

Elbette, bu uzaklaşma durup dururken olmadı. Hayatın bana fısıldadığı, bazen de haykırdığı gerçekler vardı. “Elimi ayağımı çektiysem vardır bir bildiğim,” dedim içimden. Çünkü insan, nedensiz yere veda etmez bazı ilişkilere. Ya bir hayal kırıklığı yaşamıştır, ya kalbi incinmiştir, ya da artık enerjisini yanlış limanlara harcamaktan yorulmuştur. Bu sessiz geri çekiliş, bir kaçış değil, aksine ruhun kendini onarma, daha sağlıklı bir alana çekilme çabasıdır.

Geçmişe dönüp baktığımda, iletişim kurarken bazen haddimi aştığımı da fark ettim. O bilgece söz yankılandı zihnimde: “İnsanlara akılları yettiği kadar hitap ediniz, ötesine geçmeyiniz.” Herkesin dünyası farklı, algısı başka. Kendi bildiğim doğruları, karşılıklı anlayışı gözetmeden dayatmaya çalıştığım zamanlar oldu. Oysa, en kıymetli iletişim, aynı dili konuşmaktan ziyade, aynı duyguyu paylaşmaktır.

Şimdi ise, o kendini dev aynasında görenlere bir çift sözüm var: “Hele şu toz duman bir dağılsın, bindiğin at mı eşek mi anlarsın.” Hayatın fırtınalı günlerinde, rüzgarın etkisiyle savrulan toz bulutları, gerçekleri görmemizi engeller. Kimi zaman, geçici başarılar ve yanıltıcı övgülerle kendimizi olduğumuzdan farklı sanabiliriz. Ancak zamanın dinginliği çöktüğünde, o toz duman dağılır ve herkes gerçek suretiyle belirir. O zaman anlaşılır ki, kimisi asil bir at gibi dört nala koşarken, kimisi sadece sırtına binilmiş bir eşekmiş.

Ve nihayet, dervişin o manidar cevabı geldi aklıma: “Deve türkü söyler mi diye sormuşlar, derviş de ‘Dinleyecek eşek bulursa gazel bile okur’ demiş.” Bu söz, bazı insanların ancak kendilerini alkışlayacak, her dediklerini onaylayacak bir çevre bulduklarında yüksek perdeden konuştuğunu anlatır. Aslında, o cafcaflı sözlerin çoğu, boş bir yankıdan ibarettir. Gerçek bilgi, gerçek değer, dinleyicinin seviyesinden bağımsız olarak anlamını korur.

Hayat, bir tiyatro sahnesi gibi. Herkes bir rol üstlenir. Önemli olan, o rolleri perde arkasından da görebilmektir. Uzaklaşmak, bize bu fırsatı verir. Toz duman dağıldığında, kimin ne olduğunu anlamak, bizi daha gerçekçi, daha bilge kılar. Ve en önemlisi, kendi iç sesimize kulak vererek, doğru yolda ilerlememizi sağlar. Çünkü en hakiki yolculuk, insanın kendi içine yaptığı yolculuktur.
Kaynak: Adnan Karakaya

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.