Ali Süzen Yazdı: Üç Büyük Melek Camii: Üç Şerefeli Camii
Üç Büyük Melek Camii: Üç Şerefeli Camii
Osmanlı mimarlık tarihinde ilk’lerin camisi olarak bilinen Üç Şerefeli Camii, Osmanlı döneminde revaklı avlu uygulamasının yapıldığı ilk camidir. Üç şerefesine üç ayrı yoldan çıkılması uygulaması da ilk’lerdendir. 24 metre çapındaki devasa kubbesi de ilk’tir. Dikdörtgen bir şekilde mimari planı da ilk’tir. Dikdörtgen bir yapıda tasarlanmış olması, ön saflarda namaz kılmak daha sevap olduğu için ön saflara daha çok insan sığabilsin, diyedir. Altıgen bir yapıda olması da ilktir. Bu altıgen tasarım Mimar Sinan’ın çok beğendiği ve İstanbul’da bir çok camide uyguladığı bir plan olmuştur.
Selimiye’nin yapısı, Ulu (Eski) Caminin yazısı, Üç Şerefeli’nin kapısı’ tekerlemesinde de ifade edildiği gibi taç kapısı muhteşem üstüdür.
Üç büyük melek efsanesine gelince;
Mimar Muslihiddin ve kalfaları, bir gece aynı rüyayı görürler. Üç Şerefeli Camii’nin batı tarafında üç büyük melek.. Cebrail, Mikail ve İsrafil.. Azrail?.. Onu gören herhalde hayatta olmazdı, değil mi?😅
Ertesi günü rüyalarını birbirlerine anlatırlar.. O üç meleğin görüldükleri yerlere somaki mermerden üç sütun dikilir, ki insan ayağı basmasın meleklerin görüldükleri yerlere…
Edirne’nin merkezinde bulunan Üç Şerefeli Cami, Osmanlı mimarisinin erken dönem şaheserlerindendir. İsmini, dünyada ilk kez üç ayrı şerefeye sahip olan benzersiz minaresinden alır.
Yapım tarihi konusunda farklı görüşler olsa da yaygın kanı, II. Murat tarafından 1437-1447 yılları arasında Mimar Hacı Muslihiddin Ağa’ya yaptırıldığı yönündedir.
Caminin en dikkat çekici özelliği, her biri farklı desenlere sahip dört minaresidir ve bu dört minare de ayrı ayrı sultanlar tarafından yaptırılmıştır:
– Üç şerefeli minare: 76 metre yüksekliğiyle döneminin en yüksek minarelerinden biridir. Birinci merdivenle birinci ve ikinci şerefeye, ikinci merdivenle ikinci ve üçüncü şerefeye, üçüncü merdivenle yalnız üçüncü şerefeye çıkılmaktadır. Bu yenilikçi sistem, daha sonra Mimar Sinan tarafından Selimiye Camii’nin minarelerinde de uygulanmıştır.
– Baklavalı minare: Fatih döneminde eklenen iki şerefeli minare, gövdesindeki baklava desenlerinden adını alır.
– Burmalı minare: Helezonik kırmızı-beyaz desenlerle süslenmiş tek şerefeli minare.
– Dördüncü minare: Daha sade tasarımlı minare.
3,000 metrekareyi aşan avlusu 24 kubbeli revakla çevrilidir. İç mekânda 9 kubbe bulunur ve merkezi kubbenin çapı 24 metredir.
Evliya Çelebi, caminin çiçek bahçeleriyle çevrili olduğunu ve namaz kılınan alanlarda mevsim çiçeklerinin vazoları içinde sıralandığını anlatır.
Bu muhteşem yapı, İstanbul’un fethinden önce inşa edilmiş son büyük cami olarak da tarihsel bir değer taşır.
Kaynak: Ali Süzen
- TÜ’de “Yapay Zeka Çevirisi ve Yeni İmkanlar” Konferansı Düzenlendi - Mayıs 9, 2025
- Edirne’de Öğrenciler Geleneksel Tatların Yolculuğuna Tanıklık Ettiler - Mayıs 9, 2025
- Erdal Akgün’den İyi Haber Var - Mayıs 9, 2025