Cengiz Genç Yazdı: Her Nefes Bir Mucize: Atmosferin Gözden Kaçan Hikmeti!!!
HER NEFES BİR MUCİZE: ATMOSFERİN GÖZDEN KAÇAN HİKMETİ !!!!!
İnsanın en çok yaptığı şeydir nefes almak. Farkında bile olmadan, günde ortalama yirmi bin kez alır veririz nefesi. Ama bir kez olsun durup düşünmek aklımıza gelmez: Bu nefes nereden geliyor? İçinde ne var? Ve neden bu kadar ‘uygun’?
Atmosfer dediğimiz bu görünmez örtü, yalnızca dünyayı çevreleyen bir gaz tabakası değildir; aynı zamanda hayatın devamlılığını mümkün kılan, kusursuzca ayarlanmış bir sistemdir. Atmosferdeki oksijen oranı yaklaşık %21’dir. Ne fazla, ne eksik. Eğer bu oran %25 olsaydı, bir kibritle ormanları tutuşturmak mümkündü. %15’e düşseydi, canlı yaşam boğulmaya mahkûm olurdu. O hâlde şu soru anlam kazanıyor: Bu oran nasıl bu kadar ‘tam yerinde’?
Bu tür incelikli dengeler, sadece bilimsel formüllerle açıklanamayacak kadar hassastır. Fiziksel sebepler zinciri elbette vardır, ama bu zincirin sonunda sormamız gereken en hakiki soru şudur: Neden böyle? Neden bu oran? Neden tam insan için en uygun değerlerde?
Bu tür sorular bizi, sadece nedensellikten değil, aynı zamanda gayeden de söz ettiren bir düşünceye, yani tefekküre götürür. Tefekkür; görünenin ardında görünmeyeni, sebebin ardında maksadı, sistemin ardında iradeyi aramak demektir. Ve bu, aklın en asil kullanımıdır.
Modern teknolojinin en üst seviyesinde üretilmiş uçaklara binildiğinde, kabin basıncı düştüğünde otomatik olarak oksijen maskeleri devreye girer. Çünkü o yüksek irtifada nefes almak mümkün değildir. İnsan orada, ilahi olarak belirlenmiş atmosfer koşullarından uzaklaştığında, kendi acizliğini hemen fark eder. Fakat ilginçtir: Yeryüzünde hiç kimse sabah kalktığında “Bugün oksijen biter mi?” diye bir endişeye kapılmaz. Hâlbuki suyu, elektriği veya ekmeği düşünür; ama havayı düşünmez. Çünkü hava o kadar düzenli ve kesintisiz sunulmaktadır ki, insan onu bir ihtiyaçtan çok bir ‘hak’ gibi algılamaya başlar.
Ancak bu da ayrı bir ilahi düzenin işaretidir: Eğer insan her an bu nimetlerin yokluğuyla yüzleşseydi, hayat çekilmez olurdu. Merhamet sahibi bir düzenleyici, bu tür endişeleri insanın zihninden uzak tutmuştur. Böylece insan, güven içinde yaşayabilmekte; ama aklı olanlar için bu güven duygusu bile başlı başına bir tefekkür vesilesi olmaktadır.
⸻
Atmosfer sadece nefes almakla kalmaz, ışığı da bizim için işler. Güneş’ten gelen ışık, atmosfer sayesinde yeryüzüne yayılır ve gündüzü oluşturur. Fakat atmosfer dışındaki boşlukta bu ışık yayılmaz; çünkü ışık, maddeye çarpmadan yayılmaz. O yüzden uzay karanlıktır. Ay’da atmosfer olmadığından, yüzeyi güneşle aydınlanırken gökyüzü kapkaranlık kalır. Bu da bize gösterir ki, sadece ışık yeterli değildir; ışığın işe yarayabilmesi için onun dağıtılmasına, işlenmesine, yönlendirilmesine ihtiyaç vardır. Bu da atmosferin bir başka ‘programlanmış’ fonksiyonudur.
Bu gibi örnekler, doğanın kendi kendine işler görünen yüzeyinin ardında bir kasıt, bir düzen, bir irade olduğunu gösterir. Her şey, insan için hazırlanmış bir ortamın parçalarıdır. Rastgelelik bu denli hassas bir planlamayı açıklayamaz. Oksijenin oranından ışığın kırılmasına, atmosferin varlığından karanlığın anlamına kadar her şey, “düşünen bir akıl” için apaçık işaretlerdir.
atmosfer sadece bir gaz tabakası değil, hayat için yazılmış bir ilahi senaryonun satır arasıdır. Tefekkür ise bu satırları okumaktır. Tefekkür edilmeden yaşanan bir hayat, nimetleri fark etmeyen, düzeni görmeyen bir körlük hâlidir. İşte bu yüzden tefekkür, sadece bir erdem değil, aynı zamanda bir kulluk sorumluluğudur. Onu terk etmekse, kendini ve Rabbini unutmaktır.
Her nefes bir mucize, her ışık huzmesi bir mesajdır. Yeter ki görebilen bir göz, düşünebilen bir akıl, hissedebilen bir kalp olsun…
Kaynak: Cengiz Genç
- Selçuk Temelatan Yazdı: Keldaniler ve Süryaniler - Mayıs 13, 2025
- Basından Seçmeler/Yıldıray Çiçek Yazdı: CHP’de Neler Oluyor Neler? - Mayıs 13, 2025
- Edirne’de 50 Yıl Önce Mezun Olan Öğrenciler Yeniden Buluşmanın Mutluluğunu Yaşadı - Mayıs 13, 2025