Dr. Ayten Eren Yazdı: Ormanlarımızda biyoçeşitlilik neden bu kadar önemli?

Ormanlarımızda biyoçeşitlilik neden bu kadar önemli?
Biz insanlar doğaya bağımlıyız. Teknolojinin sürekli olarak daha da gelişmesi ve mevcut yaşam tarzımız nedeniyle, bu gerçek hızla unutulmaktadır. Ancak insanlar hayatta kalmak için çeşitli çevrelerinin kullanımına bağlıdır. Yiyecek, ilaç, tekstil, su ve sıcaklık bu ve çok daha fazlası doğa tarafından sağlanır.

Bazı bitkilerin, hayvanların, mantarların veya mikroorganizmaların yok olmasına niçin seyirci kalıyoruz? Peki neden kimse aldırmıyor?

Ormanın içinde yaşamadığımız veya onun bizim için bir hayati bir değer olduğunu unuttuğumuz için olabilir mi?

Evet bugün 22 Mayıs. Bugün kutladığımız “Dünya Biyoçeşitlilik Günü”nde endişelerimiz birkaç bitki ve hayvanı kaybetmek olmamalı; insanlık çok daha fazlasını kaybedecek. Eğer ormanlarımızı ve biyoçeşitliliğimizi kaybedersek kendi yaşam kalitemizi riske atar, iklimin ve yerel havanın istikrarı ile kumar oynar, diğer türlerin varlığını tehdit eder ve biyolojik çeşitliliğin sağladığı değerli hizmetleri baltalarız.

Bir ekosistem yıkıldığında, içinde yaşayan türleri de etkiler. Bu yüzden ekosistemlerin çeşitliliği biyoçeşitliliğin korunması için bir ön koşuldur. Bütün canlılar çok spesifik olarak bir ekosisteme bağlıdır. Tıpkı deniz hayvanlarının tuzlu suya, ağaçkakanların da yaşlı ve ölmekte olan ağaçlara güvenmeleri gibi. Biyoçeşitliliğin korunması bu nedenle ekosistemlerin korunmasına çok sıkı bir şekilde bağlıdır. Doğal alanları koruyorsanız, orada yaşayan hayvan ve bitki türlerini ve böylece biyolojik çeşitliliği de korumuş olursunuz.

Orman biyoçeşitliliğin tüm seviyeleri bir orman ekosistemini oluşturur. Biyoçeşitlilik kaybı meydana geldiğinde, ekosistemin sağlığı zarar görecektir. Ekosistem, bazı kısımları yok olma nedeniyle kaybolduğunda daha az dirençli olacaktır. Bir ekosistemde ne kadar çok parça kaybolursa, çevresel değişikliklere karşı o kadar az dirençli olur ve bir bütün olarak işlev görme olasılığı o kadar az olur. Örneğin, tüm parçalar çalışırken bir araba düzgün çalışacaktır. Far gibi bir parça çalışmayı durdurursa, araç yine de normal şekilde çalışabilir. Ancak ikinci far da çalışmayı durdurursa, arabayı gece kullanmak tehlikeli olur eğer motor tümden çıkarılır yada arızalanırsa araç hiç çalışmaz. Bir ekosistemde türlerin nesli tükeniyorsa, o da aynı şekilde zaman zaman çalışmamaya başlayacak ve sonunda hiç çalışmayacaktır.

Nesli tükenmekte olan her tür endişe kaynağı olmalıdır. Çünkü bu türlerden biri arabadaki motor gibi olabilir. Aracın geri kalan tüm parçaları işlevsel olsa bile, motor olmadan araç çalışmayacaktır. Bunun nedeni, arabanın çoğu parçasının çalışmak için o parçaya güvenmesidir. Bu nedenle, bir türün nesli tükenirse, ekosistemin tamamı hayatta kalamayabilir.

Peki bu konuda ne yapmalıyız?

Her şeyden önce, toplam korunan alanlardan daha fazla alanı korunan alan olarak tanımlamayı hedef edinmeliyiz. Yönetilen ormanlar da ise biyolojik çeşitliliği korumak öncelikli olmalıdır. Özellikle silvikültürel çalışmaların orman ekosisteminin bütüncül yapısını dikkate alınmalıdır. Ekosistem tabanlı silvikültür, ormanların yalnızca ağaçlardan ibaret olmadığını, içinde yaşayan fauna, flora, toprak, su kaynakları ve diğer biyolojik unsurlarla bir bütün oluşturduğunu kabul eder.

Bu yüzden devasa sahalarının traşlama işletmesiyle gençleştirme teknikleri yerine daha küçük alanlarda çalışmalar amaçlanmalıdır. Monokültür ağaçlandırmaları ormanlardaki tür çeşitliliği kaybının en önemli nedenleri arasındadır. Monokültürlerin fırtına hasarına, böcek zararlılarına ve yangınlara karşı kırılganlığının yüksek olması nedeniyle, saf çam plantasyonundan daha ziyade türlerce zengin karma ormanları kurmak , biyoçeşitliliğin korunması açısından daha iyi yatırım olacaktır.

Bu arada doğaya yakın ormancılık, biyoçeşitliliğin korunması için ümit vaat eden bir ormancılık anlayışıdır. Doğaya yakın ormancılık; ormanın tüm doğal dengeye yönelik kapasitesini korumak ve orman kullanıcılarının farklı ihtiyaçlarını karşılamak için uygulanan en iyi stratejidir. Bu, öncelikle sadece en iyi olanı yetişmekle kalmayıp aynı derecede stabil olan ve orman toprakları ve ekosistemin diğer unsurları üzerinde zarar vermeyen sahaya özgü ağaç türleriyle çalışmayı da içerir. Bu nedenle “Doğaya yakın ormancılık” biyoçeşitliliğin korunacağı karma ormanları hedefler.@öne çıkar.
Kaynak: Dr. Ayten Eren

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.