Ercan Çiftçi Yazdı: İmam-Hatipli Olmak

İMAM-HATİPLİ OLMAK

Önceki hafta küfürde Ebu Cehili aratmayanbir grup azgın azınlık İmam Hatip Liselerini hedef aldı. Rakı sofrasından kalkmayan, haftada birkaç sevgili değiştiren, kiminle ne yaptığı belli olmayan lgbt gerici tipler, birden meydan yerine çıkıp Anadolu’nun pırıl pırıl gençlerine saldırdı. Bu tavırlar elbette İmam Hatip camiası için yeni değildir. Yıllardır İmam Hatiplere saldırı profesyonel anlamda zaten devam etmekteydi.

Mevzuyu birtakım mazeretlerin arkasına sığınıp, olan ile olması gereken arasındaki OLUŞ ızdırabımızı dikkate almadan değerlendirecek değiliz. Bugün mevcut İHL:lerin derdini çeken, gençliği İslâm edeb ve ahlâkı çevresinde yetiştirmek için kendini vakfeden binlerce öğretmen yahut gençlerin olduğunu da biliyoruz. Resmi yahut sivil birçok kurumun, gençlerin lehine çok güzel projeler gerçekleştirdiklerini hatta daha büyük bir aşkla yeni projelere kapı araladıklarını da görüyoruz.

Bu sebeple karalama yapanların derdi İmam Hatipleri “olması gereken” fikir ve aksiyonla donatmak değil, onların üstüne iftira ve başarısızlık çamuru atarak itibarsızlaştırmak ve kitlelerin gözünden düşürerek “İzzet ve İffet, ilim ve hikmet abidesi İmam Hatipli” imajını yok etmektir.

Herkesçe malumdur ki, İmam Hatipli olmak; aşk ve vecd işidir, iman ve aksiyon işidir, kendi dışındaki bütün kardeşlerini sevmek ve kucaklamak işidir, vatanını ve bayrağını sevmek, gerekirse bu uğurda canını vermek işidir. İmam Hatipli olmak; 28 Şubat darbesinde, kapısına kilit vurulmaya kalkışılsa bile küllerinden yeniden dirilmek demektir. İmam Hatipli olmak; “MUHTAR BİLE OLAMAZ” denilen bir şahsiyetten CUMHURBAŞKANI çıkarmak demektir. İmam Hatipli olmak; Allah ve Resûl yolunda, PAZARLIKSIZ yol almak demektir. İmam Hatipli olmak demek; Selahaddin gibi Kudüs hayali ile büyümek, Sultan Mehmed gibi Bizans’ı tepetaklak etmek, Abdülhamid Han gibi yedi düvelin desiselerine, tuzaklarına meydan okumak demektir. İmam Hatipli olmak demek; İmam-ı Azam, İmam-ı Şafilerin yolunda ilim ve irfan sahibi olmak, Şah-ı Nakşibendilerin, Abdülkadir Geylanilerin yolunda “fikri zikir, zikri fikir” bilmek, Mevlanaların, Hacı Bektaşların yolunda aşk ile coşmak, muhabbet ile insanlığı sarmak demektir.

Bu ölçülendirme sadece İmam Hatibe has değil. Her biri birbirinden güzel ve nazenin kişiler yetiştiren binlerce lisemiz var. Onlarda fikirde ve ahlâkta kıymete haiz şahsiyetler ortaya koyar ve toplum içerisinde önemli statüler elde ederler. İmam Hatip mevzusu üzerinden gitmemiz, kökünde Anadolu olan, İslâm olan ne varsa ona düşmanlıkta yarışan azgın azınlığa cevap vermektir.

Kaldı ki, mevzu GENÇLİK meselesidir ve bütün bir gençlik olarak yepyeni bir kültür ve ahlâk inkılâbına muhtacız. Bu, ne başıboş anarşizm yahut mezhepsizlikle nede uluorta ortaya çıkmış herhangi bir sisteme dayanmayan anlayışlarla gerçekleşemez. Köklerine sımsıkı bağlı ve gelecek adına bir dünya görüşü teklifi yapmış bir anlayışla ancak gerçekleşebilir.

Bu çerçevede Üstad Necib Fazıl’a kulak vererek yazımızı noktalayalım:“Tezatsız ve dört başı mamur olan milli ahlâkımızı, bir fikir ve dünya görüşü olarak yeniden üretip yaşanır hale getirmeliyiz. Ahlâk davası, bir yönüyle dünya görüşü davası, tümüyle din davası, bir
milletin çöküşünün durdurulması meselesidir.”

Kaynak: Ercan Çifci

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.