İdris Günaydın Yazdı: İbrahim Peygambere Bir Köpüklü Kahve
İBRAHİM PEYGAMBERE BİR KÖPÜKLÜ KAHVE!
Hz. İbrahim ulul azim peygamberlerdendir. Üç büyük ve ilahi dinin atasıdır. Allah’ın halili’dir (dost) ve cömertliği ile maruftur.
Lanetli Nemrut tarafından büyük bir ateş yakılarak, mancınıkla ateşe fırlatılmıştır. Suçu: Babası Azer put yontma sanatıyla meşgul olduğu halde babasının safında yer almamış, bir olan Allah’ın tarafını seçmiştir. Onun için ölünce ateşin en şedidini hak edecek olan Nemrut, onu ateşle yakmak istemiştir.
Mancınığın fırlattığı Hz. İbrahim, dışarıdan bakanın gördüğü alevin ortasına düşerken Allah’a sığınmış ve Allah ateşe: “Gulna: Ya naru! Kûni berden ve selamen ala İbrahim. (Enbiya /69) buyurmuştur.” “Biz dedik: Ey ateş. İbrahim’e serin ve emniyetli ol.”
İçeriden bakanlar gördüler ki; İbrahim Peygamber serin bir iklimde, ateşten uzak bir yerde oturuyor. Yani ateş onu yakmadı.
Eğer İbrahim Peygamber (haşa) küstahlık yapsa ve deseydi ki: “Allahım! Bana buraya bir de Cebrail ile bir fincan köpüklü kahve gönder.”
Biz de derdik ki; “ne yanlış bir istek. Yani ateşte bahçeye girdiğin neyine yetmiyor?” Tabii, bir peygamberin böyle sıradışı istekte bulunması düşünülemez.
Bu misali niye verdim? Türkiye’mizin kuzeyi Rusya- Ukrayna savaşı ile güneyi ve doğusu İsrail- İran- Filistin-Suriye savaşı ile bir ateş çemberi. Zamanın Nemrut’u olan İsrail bu ateşleri yakmış. Türkiye’miz ise ortada. Çok şükür,
İbrahim’in içine düştüğü ateş misali serin ve emniyetli… Tabii içimizde bazı emekli kesimlerin sıkıntıları var; malum. Lakin, bu bile sabretmemizi gerektirmiyor mu? İlla ki hükümetten bir de köpüklü kahve mi isteyelim?
Bazı kesimlerin haklı olarak istekleri var elbet. Olacak da. Lakin sert tahtaya çivi çaldınız mı bilmem. Çivi eğrilmesin diye keseri çiviye bir uzun vurursunuz bir kısa. “Taak tak” gibi.
Devletler de öyledir. Bazen uzun vurur bazen de kısa vurmak zorundadır. Bugün kısa vuruyor. Sebepleri var muhakkak.
Şunu da görelim: “Hükümet 2002’de 3.500 dolar fert başına milli geliri 15.000 dolara çıkarmış. Yani somunu büyütmüş. Teşekkür de etmesini bilelim.”
Anlıyorum sızlananlar var, haklılar da. Ama devlet yönetmekle ev yönetmek birbirine benziyor. Bazen para istendiğinde boş cebinizi dışarı çıkardığınız olmadı mı?
Dolar bazında olaya bakacak olursak hepimiz avantajlıyız. Böyle dediğimde hemen altını örnek veriyorlar. Tamam ama altın değil ki bizim alışveriş ölçümüz. Altın dünyanın her yerinde pahalı. Bir ülkede bizden ucuz olsa paralı işadamları o ülkeye su seferi yapmazlar mı?
Efendim kiralar 15-20.000 TL…
Öyle değil. İstanbul’da kiranın çok yüksek olduğunu biliyorum. Şahintepe’ye, Güvercintepe’ye gidin. Oralarda 40-50 yıllık evler var. Kira ucuz. Oradan tutun. Tabii yeni evler çok pahalı.
Karadeniz’in ilçelerine gelin. Eski evlerden tutun. Maksat yaşamak değil mi?
Bunu söyleyince: Sen bizi eski eve layık görüyorsun diyorlar. Az maaşla lüks yaşanmıyor.
Adam Bağkur emeklisi. Dükkanından kira alıyor. Evleri var kira alıyor. Kira vermiyor. Fındık topluyor. İki kişi. Veryansın ediyor hükümete. Geçinemiyormuş.
Başkası çocuğu ve hanımıyla yaşıyormuş. Ev kirası vermiyor. Arabası da var. Kendisi de orta dereceli emekli. Geçinemiyormuş. Çocuğu da evde oturuyormuş. Vay hükümet vay. Bunları da görmek lazım. Her eleştiren masum değil.
Tamam. Daha önce de yazdım: “SGK emeklileri mağdur durumda. Hükümet bunlara yönelik mutlaka iyileştirici bir adım atmalı”.
Ama bu her kesim için bugüne ait bir konu olmamalı. Demek devlet sıkışık.
Ben fikrimden vazgeçmedim. İnancımdan da. Lakin Allah göstermesin, burnumuzun kanamasına bile tahammül gösteremediğimiz oluyor. Şükür eden kullar olmak dileğiyle. Vesselam.
Kaynak: İdris Günaydın
- İdris Günaydın Yazdı: İbrahim Peygambere Bir Köpüklü Kahve - Haziran 28, 2025
- Edirne’de İnşaat İşçilerinin Kavgası Polisi Alarma Geçirdi - Haziran 28, 2025
- 664. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri İçin Hazırlıklar Sürüyor - Haziran 28, 2025