Mehmet Ali Abakay Yazdı: Bataklık Sinekleri ve Kimi Eşhas
BATAKLIK SİNEKLERİ ve KİMİ EŞHAS
Her bir çeşit gıda pazarlaması yaygınca akla- hayale gelmedik şekilde yapılıyor.
Nihayetinde sanal ortam, oldukça ücretsiz ve kolay.
Saf ve temiz insanı kandıran kandırana, soyan soyana…
Birçok kadın ismine getirilen “Abla”,”Teyze” “Bacı”, “Ana” gibi isimli ürünlere rastladık, hepsi arızalı değil, yalnız.
Kartvizitinde Prof, Dr, Öğretim Görevlisi, Araştırmacı- Yazar, Gazeteci yazanlar gibi.
Konumuz gıda sektörünün sanal ortama yansıyışı ve pazarlama şekilleri.
Oldukça rahatsızlık verici reklâmlar söz konusu.
Artık, dayanılmaz hale getirilen bu sanal ortamda kimin ne yaptığı, nasıl yaptığı belli değil.
Elbiseden şapkaya, çoraptan eldivene ne ararsanız, kartla ödemeli sistemde kapitalist sistemin gerdiği ruhtan sitemkâr bir yazı…
Bazısı “Kolay anlasın, zorluk çekmesin, anlasın.” diye kimi açılımlar yapalım.
1-Et, süt, şekerli, unlu mamuller…
Sokak satıcısından ünlü (?) firmalara uzanan gıda sektöründe ekmek arası köfteden kebap çeşitlerine uzayan zincir.
Bir şehrimize bakarsanız adeta tüm işletmelerin sucuk- sosis imalatı yaptığını sanırsınız. Ürün fiyatına bakınca bir kilo etin dörtte bir tutarı karşısındaki etiket rakamı, tavuk eti ve kimyasallarla nelerin başarılabileceğini göz önüne seriyor.
Birkaç şehrimizde kimi âile işletmeleri öyle bir reklâmla sanal ortamda ülkenin peynir, sade yağ, bal tüketimini karşılayacak stoğa sahip görünüyor.
Bazısı on – on beş kilodan aşağı düşmeyen sütten yapılması gereken peyniri yedi-sekiz kilo süt bedeliyle pazarlıyor. İkiyüz gram sütten yapılan peynirle katkı malzemelerini iftiharla belirten kimi video sahipleri, kahvaltılık malzemeyi nasıl ucuza getirdiklerini belirtiyor.
İçinde ne olduğu belli, kendilerince sır olan karışımlarla sokakta denetimsiz satılan merdiven altı yiyecek ve içecek sektörü çok.
Aromalı meyve suyunu üretenlerin depolarında meyve bulunmuyor.
Bal ürettiği iddia edilen fabrikalarda üretilen bal içinde bir arıya rastlayamazsınız, hepsi hakiki süzme ve petek balı. Hastaya, yaşlıya, çocuğa yedirilen bal(?), zehre dönüşüyor. Herkesin pazarlama taktiği, ürettiği balın ödüllü olduğuna dair havada uçuşan belgeler.
Aynısını zeytin yağında görmek mümkün. Birçok sızma, naturel, taşbaskı, riveria zeytin yağıyla övünen kimileri pazarda cirit atarken, piyasaya aynı ürün, beş- altı farklı isimle giren oldukça çok.
Kadayıftan baklavaya her çeşit tatlının üreticisi olan kimi esnaf ve pastahane, doğal şekerden, fıstıktan, yağdan, cevizden, fındıktan üretim yaptığını, kargo dahil her yere gönderimlerinin mevcut olduğunu ifade ediyor.
Bezelyenin öğütülmüş halinin aromayla fıstığa, ay çekirdeğiyle yer fıstığının karışıma iç malzeme olduğu ortamda tere yağı aromasının eksik olmadığını görmekteyiz.
Bakanlığın yayınladığı kimi raporlarda gıda sektöründeki sapmalar belgeli.
Tere yağına margarin, kuzu etine sakatatla tek tırnaklı hayvan eti katan mı az, listelerde?
Peynirin tuzluluk oranını % onun bile çok üstüne çıkaran mı yok? Patates püresi mi nişasta mı eksik?
Yoğurdunda süt olmayan kimileri, sağlıklı ayran pazarlar, durur.
Plastik, hayatı kolaylaştırıcı olduğu iddia edilen ürünler…
2-Bu ortamda bizim Şehir Araştırmaları konusunu gündeme getirmemize bozulan kimileri, hayatın içinde olmadığımızı iddia edip durur.
Tüketici haklarını bir avukat kadar biliriz, çeyrek asra yakın üyesiyiz, bir derneğin. Binlerce karara imza atmış, yönetimde bulunmuşluğumuz söz konusu.
Siz hiç mücevheratçının pazarda işporta tezgâhı açtığını duydunuz mu?
Pazarda imitasyon- çakma, teneke kabilinden satılan ürünlere bakıp, altını fiyatının binde birine aldığını iddia edene rastladınız mı?
Bu ürünleri alanın, aldığı sahte malzemeleri bir başkasına kendisini farklı göstermek için kullandığını bilmez mi?
Biz, şehir araştırmalarımızı yaparken hayatın sürdüğü yaşam merkezinde her alanı kuşatacak şekilde çalışmalar gerçekleştirdik.
Birkaç bin kitaba kafamızı gömmedik, birkaç yazı yazarak etrafta sahte pazarlama metodunu seçmedik.
Bizi eleştiren, bizim kadar çalışsa, yaptığından dolayı hatalı olduğunu anlar.
Gelin görün ki işporta tezgâhında altından bilezik, kolye satan kimi işportacılarla işimiz- gücümüz yok, şehir kapsamında.
Bu tür yazıları yazmak da ağır geliyor, bize.
Onlar, ancak bu dilden anlar, bakmayın kimisinin kullandığı cafcaflı unvanlara.
Gıdanın, içeceğin sahtesinin insan sağlığına verdiği zarardan daha fazlasını veren ve geri dönüşü mümkün olmayan tahribata yol açan kimileri, şehir araştırmaları konusunda tandır tandır ekmek yemeli.
Ne yazık ki katkılı has undan yapılan ekmekle beslenen bu tayfa, bir türlü akıllanmaz, etrafı rahatsız eder, durur.
Biliyoruz, bu tarzla yazma, hoş değil.
3-Biline ki her mevki ve makam gelip, geçicidir.
Yarın sade vatandaşa dönen eşhas, araç kapıları kendilerine açılırken, minibüste, toplu ulaşım araçlarında karşılaşak ne olur?
İşte bunu düşünmeyen, dünyanın etrafında döndüğünü sananlar, büyük aldanış içindedir.
Hepimiz ölümlü değil miyiz?
Bizim bir eserimiz var, sizin dikili bir ağacınız olmadı, yer yüzünde.
Aradaki fark bu, anlatamıyoruz!…
Kaynak: Mehmet Ali Abakay
- İdris Günaydın Yazdı: Adeta Balıklar Kıyıya Vururken - Temmuz 16, 2025
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Bataklık Sinekleri ve Kimi Eşhas - Temmuz 16, 2025
- Şakir Uysal Yazdı: 1791 Haiti: Zinciri Kıran GeceGecenin karanlığına fısıldanan ayaklanma - Temmuz 16, 2025