Reşat Nuri Erol Yazdı: ‘Erbakan Olsa Yumruğunu Masaya Vururdu’-5-6
‘Erbakan Olsa Yumruğunu Masaya Vururdu’-5-6
‘Erbakan; “İsrail-İran savaşı, asıl hedef Türkiye”-24’ ana başlıklı yani -Erbakan Hoca uyarmıştı: “İsrail İran’la savaşacak ama asıl hedef Türkiye’dir.”- içerikli tam 24 adet köşe yazımızdan sonra; ‘Bosna-Gazze Mukayesesi’ ve ‘Erbakan-Erdoğan Mukayesesi’ yani ‘Türkiye’nin bu konulardaki davranışları’ içerikli yazılarımızla devam edelim…
TEMMUZ ayındayız; “20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı” Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan sayesinde 51 yıl önce yapılabilmiş ve soykırım sona ermişti…
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
Bir kapıyı açmak, bir hastayı tedavi etmek, bir bebek için mama ulaştırmak… Diplomatik koridorları aralamaktan aciz hâle gelen devletler topluluğu, adeta Siyonizm karşısında “biz ne yapabiliriz ki” ezikliğiyle hareket ediyor.
Bir diğer mesele, Batı’nın silahları ve saldırılarına karşı meclislerin suskun kalmasıdır.
Savaş cephede değil artık meclis salonlarında da kaybediliyor.
Bugün Türkiye’de terör sebebiyle yüz binlerce güvenlik görevlisi kamu binalarını koruyor. Bunun birinci sebebi, Batı’nın ülkemize karşı terör gruplarını açıkça desteklemesidir. Bu bir sır değil. Gizli saklı değil. TBMM bu gerçeğe rağmen ne yapıyor? Artık bir an önce yapmalı ve he tarihe hem geleceğe Misakı Millî gibi bir kararı en zor şartlarda alan meclisi mebusan gibi bir kıvılcım çakmalıdır. Bunun bir bedeli ve karşılığı olacaktır, yarının güçlü Türkiye’sinde yaşayanlar ona tutunarak Batı’dan alacaklarını söke söke almalıdır.
İsrail’in İran’a saldırısının, Gazze’ye yaptığı soykırımın bizim ekonomimize verdiği zararı neden kimse dillendirmiyor? Terörü ve diğerlerini de…
Biz buradan tekrar hatırlatalım: Gazze’de yaşanan bir soykırımdır ve bu klasik tanımların çok ötesinde bir şeydir. Çünkü bu canlı canlı işlenen, dünya kamuoyunun gözleri önünde günlerdir, haftalardır, aylardır, yıllardır süren bir vahşettir.
Silahları ve her şeyi ile destek veren Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık İngiltere, Almanya, Fransa vs. gibi ülkelerin ileride bu suçun ortakları olarak yargılanacağını söylemek için hukukçu olmaya gerek yok, insan olmak yeterlidir. Lakin birileri unutmuş olabilir, biz hatırlatalım: “Bu bir insanlık suçudur.”
Bugün olmazsa on yıl, yüz yıl sonra bu yapılanların bedeli ödenecek. En azından TBMM şimdiden bu zulme ortak olanlara net ve kararlı bir dil ile “Siz de suçlusunuz” demeli. Bu coğrafyaya silah yığanlara karşı ültimatom gibi sert, açık bir ifade ile tarihî sorumluluğunu yerine getirmelidir.
Ve gelelim yumruğunu masaya vuramayan bir diğer kesimlere…
Sahi, “Erbakan miting yapıyor partisi adına” dendiğinde, o günlerde “o amblemler olmasa daha iyi olurdu” derlerdi merhum hayattayken. Şimdi ise soykırım sürerken, birkaç sembolik açıklama, birkaç renklendirilmiş görsel ve salon konuşması dışında ne yapabildiniz?
Durun, ben söyleyeyim…
“Kim, ben mi, ben hiç Siyonizm’e hizmet eder miyim?” diye diye, sizi kendi ordusuna asker etti Siyonizm. Ne bir fiili eylem kuşandınız ne de bir direniş çağrısı yaptınız; sadece durdunuz ve bakakaldınız. Kızmayın hemen. Bir abiniz olarak ben bunu size söylerim.
Türkiye’nin hala İsrailli turistlere vize dahi uygulamadığı doğru mudur?
İsrail’i şımartmayın artık. Ekonomiden korkuyorsanız çıkın bunu bizimle paylaşın, “yumruğu masaya vurun”, ‘Adil Düzen ve Adil Ekonomik Düzen Çalışanı’ olarak ben sizi desteklemeye söz veriyorum. Acı reçeteyi içelim. Gelin istişareler ile şu güzel ülkeyi de ayağa kaldıralım.
(DEVAMI VAR)
‘Erbakan Olsa Yumruğunu Masaya Vururdu’-6
‘Erbakan; “İsrail-İran savaşı, asıl hedef Türkiye”-24’ ana başlıklı yani -Erbakan Hoca uyarmıştı: “İsrail İran’la savaşacak ama asıl hedef Türkiye’dir.”- içerikli tam 24 adet köşe yazımızdan sonra; ‘Bosna-Gazze Mukayesesi’ ve ‘Erbakan-Erdoğan Mukayesesi’ yani ‘Türkiye’nin bu konulardaki davranışları’ içerikli yazılarımızla devam edelim…
TEMMUZ ayındayız; “20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı” Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan sayesinde 51 yıl önce yapılabilmiş ve soykırım sona ermişti…
Erbakan Hocanın masaya nasıl yumruk vurduğunu önceki yazımızda yazdık…
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
***
Bu iş ve bu durum öyle “Ben şahsen üzülüyorum” diyerek geçiştirilemez.
Bu iş ve bu durum öyle “Yazılı açıklama yayınladık” diyerek savunulamaz.
İsrail’in tankları Gazze’de değil, bizatihi bizim suskunluklarımızın içinde ilerliyor.
Dillerimizden kaldırdığımız “Kur’an”, hayatlarınızdan çıkardığımız insanlığın dünya ve ahiret saadeti için “ömür boyu mücadele” bilinci; Siyonizm’e karşı en büyük zaafınız oldu.
Tarihte bir Yusuf vardı kuyuda, kardeşleri tarafından atılmıştı…
Bugün de bir Filistin var dünyada, ümmeti tarafından terk edilmiş…
Ama unutmayın…
Zulüm ile âbâd olanların sonu berbat olur.
Ve biz ümmet olarak eğer susarsak, Allah da bir gün bize susar.
O gün hiçbir duamız karşılık bulmaz ve yaptıklarımızın hesabını veremeyiz.
Gazze’de susanların hesabı yalnızca Filistinlilere değil, Kur’an’a da verilecektir.
Öyleyse soralım yeniden: Yumruğu masaya vurmak, Gazze’de suskun kalmak mıdır?
Yoksa…
Yumruk dediğimiz şey sadece propaganda kürsülerinde yükselen bir retorik midir?
Eğer yumruk masaya vurulacaksa, önce kalbe vurulmalı.
Oradan bir dürüstlük, bir izzet, bir inanç fışkırmalı.
Yoksa her şey sadece ses, her şey gösteri…
Bu yazı sadece bir çağrıdır.
Yazdıklarım ağır geldi ise ilk taşı en günahsız olanınız atsın!
Bosnalı ve Kosovalı Reşat Nuri Erol (Kosova’da doğdum, Annem Bosnalı) yani Bosna ve Kosova soykırımlarını bizzat yaşamış biri olarak Gazze Soykırımını iyi anlıyor ve uyarıcı yazıları yazı-yorum; bundan sonra da her vesileyle yazmaya devam edeceğim…
***
BOSNA VE GAZZE SOYKIRIMLARININ KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ
Biz bu yazıları yazıyorken…
21 Temmuz 2025 tarihinde Millî Gazete’de…
“Türkiye’nin Bosna ve Gazze politikalarının karşılaştırmalı analizi: Tarihsel gerçekler ve güncel tutum üzerine eleştirel bir değerlendirme” bir değerlendirme yayımlandı; işte bu önemli değerlendirmede yazılanlarla devam edelim…
Avrupa’nın ortasında 1992 yılında başlayan Bosna-Hersek Savaşı, II. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa kıtasında yaşanan en büyük insanlık suçlarından biri olarak tarihe geçmiştir.
Bu çalışmada Türkiye’nin Bosna Savaşı sırasındaki somut destek adımları tarihsel veriler ışığında ortaya konulacak…
Ardından günümüz Gazze soykırımı karşısındaki Türkiye’nin tutumu benzer parametrelerle analiz edilerek iki dönemin karşılaştırması yapılacaktır.
Bosna-Hersek Savaşı boyunca sivillerin toplu katli, sistematik etnik temizlik uygulamaları ve SREBRENİTSA SOYKIRIMI gibi insanlık dramları uluslararası toplumun ve bölge ülkelerinin tutumlarını incelemeyi gerekli kılmaktadır.
(Devamı var)
Kaynak: Reşat Nuri Erol
- Reşat Nuri Erol Yazdı: ‘Erbakan Olsa Yumruğunu Masaya Vururdu’-5-6 - Temmuz 29, 2025
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Küçüklerin Mezarı Yüreklere Sığmaz - Temmuz 28, 2025
- Mehmet Emin Parlaktürk Yazdı: Açıklık-Çıplaklık Üzerine Bir Nükte - Temmuz 28, 2025