Soner Duman Yazdı: Niçin Kurban Kesiyoruz?
NİÇİN KURBAN KESİYORUZ?
İnsana yalnızca et ve kemikten ibaret bir varlık olarak bakan göz, kurban ibadetine de sadece zahiri bir kan akıtma eylemi olarak bakar. Oysa insanı insan kılan ne yalnızca bedeni, ne de kurbanı kurban yapan sadece eti ve kanıdır. Kurban, her şeyden önce Allah’ın emrine teslimiyetin bir nişanesidir. Bu teslimiyet, ibadet bilinciyle yerine getirilen kurban kesiminde kendini gösterir.
Ancak bu da yeterli değildir. Gönül gözü açık, basireti körelmemiş bir mü’min, kurbana sadece bir ibadet değil; aynı zamanda derin semboller ve hikmetler taşıyan bir kulluk nişanesi olarak bakar. Nitekim bu ibadetin birçok hikmeti vardır:
1. Kurban, takvânın sembolüdür.
Kurban, kulun Allah’a olan sadakatini, O’nun emrine kayıtsız şartsız teslim oluşunu temsil eder. Bu ibadeti yerine getiren mü’min, -hâşâ- Allah’a et veya kan sunmuş olmaz; aksine O’na olan teslimiyetini, kulluk şuurunu ve takvasını ortaya koymuş olur. Kur’an-ı Kerim’de bu gerçek şöyle ifade edilmiştir:
“Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır; fakat O’na sadece sizin takvânız ulaşır…” (el-Hac, 37)
2. Kurban, Allah’ın nimetine karşı şükürdür.
Kurban ibadeti, hayvanların insanın hizmetine verilmiş olmasının bir şükür ifadesidir. Allah Teâlâ, bu hayvanları insanların hizmetine vermiş, bu nimet karşılığında da şükredilmesini emretmiştir. Kur’an’da şöyle buyrulur:
“İşte bu hayvanları Biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik.”
(el-Hac, 36)
“Biz her ümmete, kendilerine rızık olarak verdiğimiz hayvanlar üzerine Allah’ın adını ansınlar diye kurban kesmeyi gerekli kıldık…”
(el-Hac, 34)
3. Kurban, toplumsal yardımlaşma vesilesidir.
Kurban, sadece bireysel bir ibadet değil; aynı zamanda sosyal adaleti ve paylaşma bilincini besleyen bir ibadettir. Kurban eti, hem kesen kişi hem de ihtiyaç sahibi kimseler arasında paylaşılır. Bu yardımlaşmaya dair Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:
“…Onlardan hem kendiniz yiyin, hem de ihtiyacını gizleyen-gizlemeyen fakirlere yedirin.” (el-Hac, 36)
“Artık ondan hem kendiniz yiyin, hem de yoksula, fakire yedirin.”
(el-Hac, 28)
4. Kurban, insandaki saldırganlık duygusunun terbiye edilmesidir.
İnsanoğlunun yaratılışındaki “kan dökme” temayülü, meleklerin şu sorusunda dile gelmiştir:
“Yeryüzünde fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi halife kılacaksın?” (el-Bakara, 30)
Allah Teâlâ “Ben sizin bilmediklerinizi bilirim” buyurarak insanın potansiyelini vurgulamış, ama meleklerin bu endişesini de tümden reddetmemiştir. Bu, insanda var olan saldırganlık ve tahrip güdüsünün fıtrî bir imtihan unsuru olduğuna işarettir. Kurban ise bu güdünün, yaratılış amacı gereği kesilmesine izin verilmiş hayvan üzerinden terbiye edilmesi ve yönlendirilmesidir.
Kurban kesilen medeniyetlerde arenalarda insanları öldürme yarışları, hayvanlara işkenceyle eğlenme kültürü görülmez. Bu ibadet, insandaki yıkıcı eğilimi ibadet disipliniyle ehlîleştirir.
5. Kurban, canın manevi sigortasıdır.
Nasıl ki namaz dinin, oruç bedenin, zekât malın, hac ümmetin sigortası ise; kurban da canın ve hayatın manevi sigortasıdır. Bir tür manevi korunma ve teslimiyet beyannamesidir. Her ibadette olduğu gibi kurbanın da bizce tam olarak bilinmeyen pek çok hikmeti vardır.
Kurbana ilişkin iki husus
a) “Kurban yerine para versek daha iyi olmaz mı?” sorusu
Bazı kimseler şöyle demektedir: “Fakirlerin ete değil, başka şeylere daha çok ihtiyacı var. Kurban kesmek yerine parasını vermek daha faydalı olur.” Bu tür söylemler, ibadetleri salt maddî fayda ile değerlendiren dar bir bakış açısının ürünüdür.
Oysa ibadetler Allah’ın emri olduğu için yapılır. Sadaka vermekle kurban kesmek birbirinin alternatifi değil, birbirini tamamlayan farklı ibadetlerdir. Yukarıda zikrettiğimiz kurbanın hikmetlerinden hiçbiri, sadece para vermekle gerçekleşmez. Bu akıl yürütme, hacca gitmeye gerek yok deyip onun yerine de sadaka vermeyi savunmaya kadar varır. Bu ise ibadetin ruhunu anlamamaktır.
b) Kurban bağışı ve aracılı kampanyalar
Son yıllarda bazı yardım kuruluşları, kurban kesimiyle birebir meşgul olamayanlar adına bu ibadeti gerçekleştirmekte ve etleri muhtaçlara ulaştırmaktadır. Güvenilir kurumlar aracılığıyla kurban bağışlamak elbette caizdir ve iki yönlü bir ibadet olur: hem kurban hem sadaka.
Ancak dikkat edilmesi gereken husus şudur: Eğer bu durum sürekli hale getirilirse, kurbanın hikmetleri göz ardı edilerek bu ibadet yalnızca “bir para yardımı” gibi algılanabilir. Bu sebeple imkânı olanların kurbanlarını ya bizzat kesmeleri ya da vekâlet vererek kesim sürecine mümkünse aile bireyleriyle birlikte şahit olmaları, bir kurban da bağış kampanyasına ayırmaları, ibadetin ruhuna daha uygundur.
Sonuç olarak kurban ibadeti, bir hayvan kesiminden çok daha öteye geçen, takvâyı kuşanmanın, şükrü ifa etmenin, yardımlaşmanın ve nefsin tezkiyesinin ifadesidir. Onu yüzeysel görüp “neden kesiyoruz?” sorusuna maddî fayda ekseninde cevap arayanlar, bu ibadetin manevî derinliğini ıskalarlar.
Unutulmamalıdır ki, her ibadet Allah için yapılır; hikmetleri bizim anlayışımız nispetinde görünür olur.
Rabbimiz kurban ile Allah’a yaklaşmayı, takvayı kuşanmayı, Hz. İbrahim’ce bir teslimiyet ve Hz. İsmail’ce bir fedâkârlığı bizlere nasip eylesin.
Kaynak: Soner Duman/ 9 Zilhicce 1446 – 5 Haziran 2025 Perşembe
- Şener Mengene Yazdı: Türkiye’nin Öncelikli Sorunu: Riba Faizi ve Çözüm Yolları - Haziran 6, 2025
- Lâ Edrî Yazdı Anti-Kapitalist Müslümanlar Paylaştı: Serveti Biriktirme (Kenz) - Haziran 6, 2025
- İbret Alınacak Ayet-i Kerimeler - Haziran 6, 2025