Yavuz Özelmas Yazdı: Nasipsiz Dayak Bile Yenmez!

NASİPSİZ DAYAK BİLE YENMEZ !

“Eski zamanlarda, Semerkand’da bir semerci ustası, oğluyla beraber hem semer yapar, hem de eskiyen semerleri tamir eder, baba-oğul hayatlarını böylece devam ettirir,
giderlermiş.

Semerci ustası, mesleğinin alametlerinden olacak ki; çalışırken üzerinde oturduğu koltuğunu da semerden yapmış. Bu semerin gizli bir bölmesini de para kasası olarak kullanmaktaymış. Fakat semerde kasa olduğunu oğlu bile bilmezmiş.

Gel zaman, git zaman, çalışılır, kazanılır, paralar bu kasada biriktirilirmiş. Olacak bu ya, baba tüccarın bir aylığına Semerkand’dan ayrılması icap etmiş. Depodaki semerleri ve dükkânı oğluna emanet etmiş baba tüccar. Seyahate çıkmadan önce de oğluna, kendi kullandığı semerin asla satılmamasını sıkı sıkı tembihlemiş. Babası yokken oğul, babasının tembihlediği semerin haricindeki bütün semerleri satmış.
Fakat bir akşam, yolcunun biri gelmiş ve semer almak istemiş. Adamın ısrarlarına dayanamayan oğul, biraz da kâr ederim düşüncesiyle 10 akçe olan semeri 30 akçeye satıvermiş.

Baba tüccar, seyahatten döndüğünde semerden yapma koltuğunun olmadığını görünce koltuğunun nerede olduğunu sormuş. Oğul, satmak zorunda kaldığını, ama üç katı kâr ettiğini heyecanla söyleyince, babası şaşkına dönmüş. Kimseye bir şey söylemesede için için yanmaya başlayan baba, işi gücü bırakmış, Semerkand, Buhara, gezmedik yer, uğramadık han bırakmamış; ama ne çare ki semerini bulamamış.

Tüccarın kaç ay, kaç yıl gezdiği bilinmez. Ama yorulduğu belli ki şu beyit dökülmüş dilinden:

Dizimde kalmadı takat nasip arayı arayı,
Dolandırdı bizi kısmet, Semerkand’ı, Buhara’yı.

Semeri bulamayacağına kanaat getiren baba, eve dönerek işe koyulmuş. Semer satmaya ve tamir etmeye devam etmiş.

Gel zaman, git zaman, bir semer eskitecek kadar vakit geçmiş…Bir gün, bir adam
semer tamir ettirmek için dükkâna gelmiş. Tüccar, yıllar önce kaybettiği semerini tanımış; ama hiç belli etmemiş.

Semer sahibine,
‘Bu semer çok eskimiş, ben sana yeni bir semer vereyim; bu bende kalsın’ deyip
semeri geri almak istemiş.

Bu duruma çok sevinen semer sahibi, yeni semeri alıp gitmiş. Hemen semerini kontrol eden tüccar, parasını yerinde görünce çok sevinmiş ve şu beyti mırıldanmış:

Ne lazımdır sana gezmek Semerkand’ı, Buhara’yı,
Sana taksim olan kısmet gelir arayı arayı.”

Kaynak: Yavuz Özelmas

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.