Mustafa Kır Yazdı: Srebrenitsa Soykırımı Cinnetin Zirvesidir. Unutturmayacağız!

Srebrenitsa Soykırımı Cinnetin Zirvesidir. Unutturmayacağız!
11 Temmuz 1995’te Sırplar tarafından gerçekleştirilen Srebrenitsa soykırımının 30. Sene-i devriyesinde Srebrenitsa, Gazze, D. Türkistan ve tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum.

Srebrenitsa Soykırımı: (1991-1995) Yugoslavya iç savaşında (Hırvatistan ve Bosna) Sırp kasabı General Ratko Mladiç komutasındaki Sırp askerlerinin “Krivaya ’95 Harekâtı” esnasında 11 Temmuz 1995’te Bosna-Hersek’in Srebrenitsa kentinde 8372 bebek, çocuk, kadın ve yaşlı Boşnak’ın topluca ve vahşice katledilmelerinin adıdır.

Bosna Savaşı’nın (1992-1995) sonlarına doğru; BM tarafından güvenli bölge ilen edilen Srebrenitsa’da 400 Hollandalı barış gücü askerinin göz yummasıyla; en az 8.372 Boşnak Müslüman’ın Sırplar tarafından acımasızca katledilmesi suretiyle gerçekleşen bir soykırım olarak insanlık tarihine geçen bir utanç vesikasıdır.

Srebrenitsa soykırımı: 2. Dünya savaşından sonra 1994 yılında gerçekleştirilen, 800 bin kişinin hunharca katledildiği dünyanın en büyük soykırımı sayılan Ruanda soykırımının ardından 1995 yılında Sırplar tarafından Srebrenitsa’da gerçekleştirilen soykırım da Avrupa da yaşanan en büyük soykırım sayılmaktadır.

Ruanda ve Srebrenitsa soykırımlarından sonra bir daha soykırım yaşanmaz sanılırken, Ruanda ve Srebrenitsa’da yaşanan aynı korkunç dehşet ve vahşet Filistin bölgesinde Gazze’de yaşanmaktadır. 700 günü aşkın süreden beri Siyonist İsrail tarafından işlenen soykırımın benzerleri BM ve Uluslararası kurumların umursamazlığı ABD ve Batılı ülkelerin desteği ve Müslümanların sorumsuzluğu yüzünden Filistin bölgesinde Gazze’de tekrarlanmaktadır.

Gazze’nin kurtuluşuna da ışık tutması açısından Aliya İzzebegoviç’inde bir konuşmasında naklettiği bir anekdotu hatırlatmak isterim: Bosna- Hersek soykırımına bütün dünya kör, sağır ve dilsiz kesildiği bir anda; Milli Görüş Lideri Merhum Prof. Dr. Erbakan’ın Boşnakları eğitip donatmasıyla ve Sırplarla savaşacak bir düzeye gelmesiyle; Sırplar ağır kayıplar vermeye başlamıştır. Bunun üzerine; Batı alemi hemen harekete geçerek Sırbistan’ı kurtarmak için savaşın durmasını sağlamıştır. Şua anda Gazze soykırımının devam etmesinin tek sebebi Müslümanlar tarafından Gazze’ye askeri, lojistik ve siyasi destek sağlanamamış olması ve Gazze halkının İsrail ve İşbirlikçileri karşında yalnız bırakılmasıdır.

Bilindiği üzere 6 federe Cumhuriyetten oluşan Yugoslavya’nın dağılmasıyla; (991-1995) 1991’de Hırvatistan, Slovenya ve Makedonya’nın ayrılmasından sonra askeri imkânlardan yoksun ve Yugoslavya’yı oluşturan cumhuriyetlerden biri olan Bosna-Hersek’te 1992 yılı şubat ayında yapılan bir referandum sonucuna göre bağımsızlığını ilan etmiştir. Eski Yugoslavya’nın askeri gücünü elinde tutan Sırplar ile Almanya ve AB ülkeleri tarafından silah ve mühimmat desteği sağlanan Hırvatlar Bosna-Hersek’in bağımsızlık kararını tanımamış, 6 Nisan 1992’de Başkent Saray Bosna, Sırp askerleri tarafından kuşatılarak, 3 buçuk yıl süren büyük soykırımların yaşandığı tarihin en kanlı ve en vahşi savaşı başlatılmıştır.

Bosna Hersek’in bağımsızlık mücadelesi karşısında kör, sağır ve dilsiz kesilen AB ve ABD tıpkı Sırp Hırvatistan ve Slovenya’nın bağımsızlık mücadelelerini desteklemiş Sırp saldırıları karşısında Bosna Hersek’i yalnız bırakmışlardır. ABD ve Batı’nın dün Sırp katiller tarafından Boşnaklara uygulanan soykırım karşısında takındığı tavır ne ise, bugün de Siyonist İsrail’in Filistin halkına uyguladığı soykırım karşısında takındıkları tavır da dünden farklı değildir.

Bilindiği üzere; Sırplar tarafından özellikle Sırp olmayanlara karşı başlatılan etnik temizlik ve soykırım sebebiyle bölgeye zorunlu olarak müdahale eden (BM) Birleşmiş Milletler Bosna Hersek’in doğusunda yer alan Srebrenitsa’yı güvenli bölge ilan etmiş, Srebrenitsa’nın güvenliğini de Hollandalı komutan Thom Karremans’ın emrindeki BM Barış Gücü askerlerine bırakmıştır. Durum böyle olunca Sırp saldırılarından kaçan binlerce Boşnak, güvenli bölge ilan edilen Srebrenitsa ‘ya sığınmak zorunda kalmıştır.

Srebrenitsa’nın güvenli bölge olduğu bahanesiyle; Hollandalı komutan Thom Karremans’ın emrindeki BM Barış gücü tarafından Boşnak Müslümanların ellerindeki silahlar zorla alınmıştır. Sırp askerlerin Srebrenitsa ‘ya saldırıya geçmesi üzerine; Boşnaklar ellerinden alınan silahların kendilerine geri verilmesi yönündeki talepleri Hollandalı komutan Thom Karremans tarafından reddedilmiş ve binlerce Boşnak Müslüman, Sırp katillere teslim edilmiştir.

Diğer taraftan Sırp saldırılarından kaçan Srebrenitsa ‘ya birkaç kilometre ötedeki Potoçari’de Hollandalı askerlerin kontrolündeki BM üssüne sığınan ve bir akü fabrikasına yerleştirilen aralarında kadınların, küçük çocukların ve yaşlıların da bulunduğu 8372 Boşnak, 11 Temmuz 1995 gün dinî ve millî kimliklerinden dolayı General Ratko Mladiç komutasında ki Sırp askerleri tarafından topluca katledilmişlerdir. Srebrenitsa’daki kıyımdan Tuzla’ya kaçmaya çalışan 12.000’i aşkın Boşnak’ta dağlık güzergâh üzerinde pusu kurularak keskin nişancı Sırp askerleri tarafından âdeta tek tek avlanmışlardır.

Diğer taraftan Bosna’da üç buçuk yıl süren kanlı savaşta 17 bini çocuk olmak üzere 312.000 Boşnak Sırp katilleri tarafından şehit edilmiş, 2 milyon Boşnak ta evlerini terk etmek zorunda bırakılmış, 27.734 kişi de resmî kayıtlara kayıp olarak geçmiştir. 85 civarında toplu Mezarlarda 20.000 kaybın cesedine ulaşılmış, bunlardan yaklaşık 18.000’inin kimlikleri belirlenebilmiştir. Toplu mezarlardan çıkarılan ve kimlikleri tespit edilen ve Srebrenitsa yakınlarındaki Potoçari Anıt Mezarlığı’na defnedilen şehitlerin sayısı 6.610’a ulaşmıştır. Halen 1762 kurbanın gömülü olduğu toplu mezarlara ulaşılamamıştır.

43 ay süren savaşta, 17 bini çocuk olmak üzere 312 bin Boşnak Sırp katiller tarafından plânlı ve sistemli bir şekilde katledildikten sonra; ABD ve AB’nin girişimleriyle 1995’te Dayton Antlaşması yapılmış ve Bosna-Hersek Cumhuriyeti; Sırp, Hırvat ve Boşnak bölgelerine bölünmüştür. BM tarafından Güvenli Bölge ilan edilen Srebrenitsa’ da yaşanan soykırımın II. Dünya Savaşı’ndan sonra hukuksal olarak; belgelenen ilk soykırım olarak tarihe geçmesi açısından büyük önem arz etmektedir.

Yapılan şikâyetler üzerine Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanınca, 26 Şubat 2007 yılında alınan bir karar ile Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesinden (ICTY) gelen kanıtlar doğrultusunda Srebrenitsa ve civarında yaşananları “soykırım” olarak kabul edilmiştir.

Hem Srebrenitsa ‘da yaşanan Soykırımın, hem de 1992-1995 yılları arasında başkent Saraybosna’da sivillere yönelik gerçekleştirilen saldırıların baş sorumlusunun “Bosna Kasabı” lakaplı Sırp Komutan Ratko Mladiç olduğuna karar vererek müebbet cezaya çarptırmıştır.
8 Haziran 2021’de görülen temyiz duruşmasında da Ratko Mladiç’in müebbet hapis cezası onanmıştır.

Ancak gecikmeli olarak verilen bu kararlar yaşanan soykırımın acılarını dindirmeye yetmemiştir. Sırp ve Hırvatların saldırılarına engel olmayarak 8.372 kişinin katledilmesine sebep olan Hollandalı BM Barış Gücü askerleri en az Sırplar ve Hırvatlar kadar suçlu oldukları halde mahkeme tarafından sadece 300 kişinin ölümünden sorumlu tutularak kendilerine hak ettikleri ceza verilmesinden kaçınmıştır.

Batı 11 Temmuz 1995’te Sırplar tarafından, Srebrenitsa ’da gerçekleştirilen soykırıma sadece sessiz kalmamış, Sırp katillerin soykırımı gerçekleştirmeleri için bizzat işbirlikçilik yapmıştır. Aliya Izzetbegoviç’in ABD ve Batılıların tutumu hakkındaki tespitleri tarihe ve insanlığa ışık tutacak mahiyettedir. Aliya; “Onların demokrasi, barış ve hoşgörü dedikleri ilkeler, Srebrenitsa ’da toprağın altına gömülmüştür. “Her şeye kadir olan Allah’a ant olsun ki; köle olmayacağız. Ben Avrupa’ya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum. Çünkü çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik. Ç Hiçbir kutsal yere saldırmadık Oysa Onlar bunların tamamını yaptı hem de Batı’nın gözü önünde Batı medeniyeti adına yaptı”

Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak tarihe geçen Srebrenitsa soykırımı, aradan 30 yıl geçmesine rağmen, şehit yakınlarının ve vicdan sahibi insanlığın yüreklerini dağlamaya hala devam etmektedir. Biz Srebrenitsa soykırımını asla unutmayacağız ve unutturmayacağız.

Gerek Srebrenitsa soykırımını gerek Saraybosna’da yaşanan insanlık dışı olayları; halen Gazze’de, Doğu Türkistan’da ve Dünya’nın birçok mazlum coğrafyasından halen yaşanan insanlık dramı karşısında Batı’nın ikiyüzlü tavrını kara bir leke olarak yüzlerine vurmaya devam edeceğiz.

Sözlerimi Srebrenitsa dramından son derece etkilenen Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç’in şu sözleri ile tamamlıyorum. Aliya; “Savaşı yöneten bir lider olarak aldığım en acı haberler kadınlarımıza ve kızlarımıza yönelik tecavüzlerdi.” “Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.”

Bilge Kral Aliya Izzetbegoviç’e, Srebrenitsa, Gazze, D. Türkistan ve tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhları şad mekânları cennet olsun. 11.7.2025
Kaynak: Mustafa Kır
EĞİTİMCİ, YÖNETİCİ

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.