Turgut Çelik Yazdı: Mimar Sinan’ın Vefatı, 17 Temmuz 1588

MİMAR SİNAN’IN VEFATI, 17 TEMMUZ 1588

Sanatı Ruhuyla Nakşeden Mimar Sinan,
1490 yılında
Kayseri’nin Ağırnas köyünde doğdu.

Mimar sinan küçük yaşlarında İstanbul’a gelerek tahsilini tamamlayıp orduya katıldı.

Yeni çeri olarak, Çaldıran, Mısır, Tebriz, Bağdat, Rodos
Ve Belgrad’ın fetihlerine katıldı.

Suriye, Mısır, Irak, İran, Balkanlar, Viyana’ya kadar,onlarca ülke,
Yüzlerce şehir görüp gittiği her yerde, kemerleri, kubbeleri inceledi.

Hepsinden de ders alıp, notlar tuttu. Sonra baş mimar olarak vazifeye getirildi.

Devlet inşaatlarını denetledi ve Hassa Mimarlar Ocağı’nda geceli gündüzlü ders verdi.

Mimar Sinan, gördüğü bütün eserleri büyük bir dikkatle inceledi,
Fakat hiçbirini aynen taklit etmeyip, sanatını devamlı geliştirdi.

Mimar sinan’ın Mimarlık dönemine ait bilinen eserleri:
92 câmi,
52 mescit,
55 medrese,
7 darülkurra,
20 türbe,
17 imaret,
3 darüşşifa,
5 su yolu kemeri,
8 köprü,
20 kervansaray,
36 saray,
8 mahzen,
Ve 48 hamam olarak tarihe geçmiştir.

Hiçbir eseri diğer eserine benzemedi,
Mimar Sinan’ın akustikte vardığı nokta ulaşılmazdır.

Ve günümüz mühendislerine bile parmak ısırtmaktadır.
Süleymaniye ve Selimiye Câmileri, en büyük eserleridir.

Eserlerindeki sütunlar, duvarlar ve diğer kısımlar
Taşıdıkları yüke mukavemet edebilecek miktardan daha kalın değildir.

Mimar Sinan, yapılarında ayrıca drenaj adı verilen bir kanalizasyon sistemi de kurmuştur.

Bunların dışında yazın suyun ve toprağın ısınmasından dolayı,
Oluşan buharın, yapının temellerine ve içine girmemesi için,
Tahliye kanalları kullanmıştır.

“Bir Mimar Sinan eseri olan Şehzadebaşı Cami’nin,
1990’lı yıllarda devam eden restorasyonunu yapan firma yetkililerinden,
Bir inşaat mühendisi,
Caminin restorasyonu sırasında yaşadıkları bir olayı şöyle anlatmıştır;

Cami bahcesini çevreleyen havale duvarında bulunan,
kapıların üzerindeki kemerleri oluşturan taşlarda yer yer çürümeler vardı.

Restorasyon programında bu kemerlerin yenilenmesi de yer alıyordu.

Biz inşaat fakültesinde teorik olarak kemerlerin nasıl inşaat edildiğini öğrenmiştik,
Fakat taş kemer inşaası ile ilgili pratiğimiz yoktu.

Kemerleri nasıl restore edeceğimiz konusunda ustalarla toplantı yaptık,

Sonuç olarak kemeri alttan yalayan bir tahta kalip çakacaktık.

Daha sonra kemeri yavaş yavaş söküp yapım teknikleri ile ilgili notlar alacaktık,ve yeniden yaparken bu notlardan faydalanacaktık.

Kalıbı soktuk.
Sökmeye kemerin kilit taşindan başladık. Taşı yerinden
çıkardığımızda hayretle iki taşin birleşme noktasında olan,
Silindirik bir boşluğa yerleştirilmiş bir cam şişeye rastladık.

Şişenin içinde dürülmüş beyaz bir kağıt vardı.

Şişeyi açıp kağıda baktık. Osmanlıca bir şeyler yazıyordu.
Hemen bir uzman bulup okuttuk.
Bu bir mektup idi ve Mimar Sinan tarafından yazılmıştı. Şunları söylüyordu.

“Bu kemeri oluşturan taşların ömrü yaklaşık 400 senedir.
Bu müddet zarfında bu taşlar çürümüş olacağından siz bu kemeri yenilemek isteyeceksiniz.

Büyük bir ihtimalle yapı teknikleri de değişeceğinden bu kemeri nasıl yeniden inşaa edeceğinizi bilemeyeceksiniz.

İşte bu mektubu ben size, bu kemeri nasıl inşa edeceğinizi anlatmak için yazıyorum.”

Koca Sinan mektubunda böyle başladıktan sonra,
O kemeri inşa ettikleri taşları,
Anadolunun neresinden getirttiklerini söylerek izahlarına devam ediyor.
Ve ayrıntılı bir biçimde kemerin inşaasını anlatıyordu.

Bu mektup bir insanın, yaptığı işin kalıcı olması için
gösterebileceği çabanın insan üstü bir örneğidir.
Bu mektubun ihtişamı, modern çağın insanlarının bile zorlanacağı taşın ömrünü bilmesi,
Yapı tekniğinin değişeceğini bilmesi,
400 sene dayanacak kağıt ve mürekkep kullanması gibi
yüksek bilgi seviyesinden gelmektedir.

Şüphesiz bu yüksek bilgiler de o koca mimarın erişilmez özelliklerindendir.

Ancak erişilmesi gerçekten zor olan bu bilgilerden çok,
Daha muhteşem olan 400 sene sonraya çözüm üreten sorumluluk duygusudur..

Vefatının sene-i devriyesinde ALLAH (c.c) gani gani rahmet eylesin

Kaynak: Turgut Çelik

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.