Esma Şenol Yazdı: Sa’y (Çalışma ve Gayret)
Sa’y (Çalışma ve Gayret)
٣٩﴾
وَاَنَّ سَعْيَهُ سَوْفَ يُرٰىۖ ﴿٤٠﴾.
“İnsan için, ancak çalıştığının karşılığı vardır ve mutlaka çalıştığının karşılığını görecektir.’’(Necm Suresi 39-40)
Sa’y sözlük anlamı olarak çalışma, gayret sarf etme demek olurken, fıkhi bir terim olarak da Hac veya Umre ibadeti sırasında Harem-i Şerif’in yanında bulunan Safa ile Merve tepeleri arasında 4 gidiş, 3 dönüş olmak üzere 7 defa gidip gelmeyi ifade eder.
Sa’y’ın temeli Hz. Hacer’in iki tepe arasında koşturmasına dayanmaktadır.
Hz. İbrahim aldığı emir üzere eşi Hz Hacer ve evladı İsmail’i de yanına alarak Kenan ilinden Mekke’ye hicret etti. Ancak Faran Dağları’nın çevrelediği Mekke’ye ulaştıktan sonra, Hz. Hacer, Hz. İbrahim’in dönüş hazırlığı yaptığını gördü.
Endişe dolu gözlerle: ‘’Bizi burada bırakıp gidiyor musun?’’ diye sordu. Fakat sorusuna cevap alamadı. Derin bir sessizlikten sonra tekrar ‘’Sana böyle yapmanı Allah mı emretti?’’ deyince, Hz. İbrahim “Evet” dedi. Asalet, sadakat ve teslimiyet abidesi Hz. Hacer ‘’O halde git, bizi koruyacak da kollayacak da O’dur.’’ diyerek eşi İbrahim’i yolcu etti.
Hz. Hacer, ıssız bir vadide kucağında bebeği ile yapayalnız kaldı. Yiyeceği az ve suyu bitmek üzere idi. ‘’İnsan için, ancak çalıştığının karşılığı vardır ve mutlaka çalıştığının karşılığını görecektir.’’(Necm Suresi 39-40) ayet-i kerimesinin tezahürü olarak Hz. Hacer hayatta kalabilmeleri için bir şeyler yapması gerektiğini düşündü. Safa tepesinden yola koyuldu, Hz. İsmail’in ağlamasıyla telaşlanıp kah hızlı adımlarla kah koşturarak Merve tepesine yöneldi. Bir şeyler bulabilme umuduyla iki tepe arasında Rabbine niyazlar içinde gitti geldi. Bu emeğin ve teslimiyetin sonucu olarak, Cenab-ı Hak o günden bu güne açlığa da susuzluğu da derman olan Zemzemi Hz Hacer ve İsmail’e armağan etti. Kurak vadiye coşkun akan Zemzemi keşfeden kuşlar, kaynağın üzerinde uçuşmaya başladı. Kuşlardaki bu hareketliliği fark eden civardaki Cürhümiler kabilesi, kuşların su gördükleri yere uçacaklarını bildikleri için hemen Hz. Hacer ve Hz. İsmail’in bulunduğu yere, zemzemin kaynağına geldiler. Suyun sahibi olduğunu düşündükleri Hz. Hacer ‘den suyu kullanabilmek için izin istediler. Hz Hacer de sahiplenmemeleri şartı ile onlara izin verdi. Bunun üzerine Cürhümiler buraya yerleşti ve böylece Hz. Hacer yalnızlıktan, Cürhümiler susuzluktan kurtuldu.
*Hz. Hacer’in arayışı, Say’ü Gayreti, ıssız bir çölü, kıyamete kadar insanlığın göz bebeği, olacak emin bir beldeye dönüştürdü* Ve bu sa’y (iki tepe arasında gidip gelme) Araplar arasında yaşatılan bir hatıra olarak nesilden nesile aktarıldı ve İslamiyet’le birlikte dini bir vecibe oldu.
İnsanlığa rehber olarak gönderilen peygamberler de terzilik, marangozluk, çiftçilik ve ticaret gibi mesleklerle meşgul olmuşlar. Kimseye yük olmadan kendileri ve aileleri için helal rızık temin etmişlerdir. Alın teri ve göz nuruyla çalışıp çabalamak, helal kazanç endişesi taşımak ve helal yolda harcamak peygamberlerin sünnetidir.
Peygamber Efendimiz (sav) bir Hadis-i Şerif’te, ‘’Hiç kimse elinin kazandığından daha hayırlı ve tatlı bir yiyecek yememiştir ,
Davud (a.s.) da bizzat çalışıp, elinin emeğini yerdi. “ buyurmuştur.
Allah’ın verdiği aklı, bedeni ve yüreği kullanarak ,O’nun razı olacağı işlerde çalışmak; kul için şereftir. Allah Teala, İnşirah Suresi’nde ‘’Bir işi bitirince hemen diğerine koyul.’’ (7-8) , ayeti kerimesi ile meşguliyetler arasındaki boşluğu bile fazla uzatmadan ,bir hayırlı işten başka hayırlı bir işe koyul ,derken ,sen kendini Hak ile meşgul etmezsen batıl seni işgal eder mesajını verir .
Kassas Süresinde de ‘’Allah’ın sana verdiğinden ahiret yurdunu kazanmaya bak ve dünyadan da nasibini sakın unutma! Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de insanlara ihsanda bulun. Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışma! Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.’’ (77) buyurmuştur.
Bu çalışma ve gayreti nereye ve ne kadar yapacağı hususunda da mü’min dünya ve ahiret dengesini kurmaya teşvik edilmiştir. “Rabbena atina fiddünya haseneten ve fil ahireti haseneten ve kına azabennar “duasıyla da 2 cihanın ma’mur olması ve iki cihanda iyilik ve güzellik taleplerimizi Rabbimizden istemeye yönlendiriliriz.
İslam dini, tembellikten, ataletten, çalışmayıp başkasına el açıp dilenmekten men eder. Bilakis “veren el, alan elden üstündür “ hadisi şerifi muktezasınca alın teriyle çalışıp emek sarf eden sonra da infak edenler ilahi takdire mazhar olanlardır.
Kaynak: Esma Şenol
- CHP Edirne’den Kayyum Tepkisi - Ekim 31, 2024
- Otomobil Bariyerlere Ok Gibi Saplandı - Ekim 31, 2024
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Notlar - Ekim 31, 2024