Cengiz Genç Yazdı: Demir Kubbe Çökerken, Ümmet Uyanırken: İstanbul’da Yazılan Küresel Denge Manifestosu
DEMİR KUBBE ÇÖKERKEN, ÜMMET UYANIRKEN: İSTANBUL’DA YAZILAN KÜRESEL DENGE MANİFESTOSU
İran–İsrail savaşı, ilk günlerinde yüzeysel bir bölgesel çatışma görüntüsü verse de, gerçekte çok daha büyük ve derin bir hesaplaşmanın yalnızca perdesidir. Tel Aviv’i hedef alan füze yağmuru, Demir Kubbe sistemini delik deşik ederken; İstanbul’da toplanan İslam ülkelerinin Dışişleri Bakanları, başka bir cephede tarihî bir meydan okumaya hazırlanıyordu. Bu savaşın adı, artık yalnızca konvansiyonel değil: bu, algıların, blokların, sistemlerin ve medeniyet iddialarının savaşıdır.
1. İSRAİL–İRAN SAVAŞI: SADECE BİR BAŞLANGIÇ MI?
İran’ın İsfahan’daki nükleer tesisinin hedef alınması, Tel Aviv üzerinde patlama seslerinin duyulması ve ardından gelen İran misillemeleri, Ortadoğu’da kartların yeniden karıldığını gösterdi. Üstelik bu defa savaş alanı yalnızca toprak değil; uzayda uydular, havada dronlar, zihinlerde ise algılar hedefteydi. İran’ın, önce drone sürüleriyle Demir Kubbe’yi şaşırtması, ardından füzelerle sistemin merkezine yüklenmesi, modern savaşların artık yapay zekâ ile sinir uçlarında yaşandığını göstermektedir.
Ancak daha derin ve ürkütücü bir gerçek, bu saldırıların arka planında saklıdır: Savaşın ilk üç gününde İsrail topraklarına ulaşan yüzlerce füzenin yarıdan fazlası Demir Kubbe’yi geçerek hedefini vurdu. %95 başarı oranı iddiasıyla lanse edilen bu sistemin, %60’ın altına düştüğü bildirildi. Soru basit ama hayati: “Demir Kubbe gerçekten mi çöküyor; yoksa sistematik bir algı yıkımı mı başlatılıyor?”
2. İSTANBUL’DA YÜKSELEN SES: 2 MİLYARLIK ÜMMET, ARTIK SAHNEDE Mİ?
Tüm bu gelişmelerin gölgesinde, İslam İşbirliği Teşkilatı nezdinde İstanbul’da düzenlenen Dışişleri Bakanları Toplantısı, küresel sistem açısından başka bir kırılma noktası olmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “2 milyarlık İslam âleminin tek başına bir kutup haline gelmesi şarttır” sözleri, yalnızca bir çağrı değil; bir medeniyet manifestosudur.
Toplantıya katılan ülkelerin çoğu, geçmişte Batı’nın çıkar oyunlarına sıkışmış, iç savaşlarla yıpratılmış, diplomatik bağımlılık altına alınmış aktörlerdi. Ancak bu kez tablo farklıydı. Türkiye’nin koordinasyonuyla bir araya gelen İslam dünyası, Batı’nın güvenlik mimarisine, Doğu’nun blok stratejilerine ve küresel sermayenin yönlendirdiği medya sistemine meydan okuyacak bir birlik arayışını açıkça ortaya koydu.
3. SAVAŞLARIN GÖLGESİNDEKİ SESSİZ ORTAKLAR
İran’a Çin ve Rusya menşeli ağır kargo uçaklarının indiği yönündeki iddialar, ilk bakışta teyitsiz gibi görünse de, sahadaki hareketlilik bu iddiaları güçlendiriyor. Bu iki güç, doğrudan çatışmaya girmeden, lojistik ve elektronik destekle savaşın akışını değiştirmeye aday.
Daha çarpıcısı, Pakistan’ın, “İran’a saldırı olursa İsrail’e nükleer karşılık veririz” açıklamasıdır. Bu söylem, sadece İran’ı koruma hamlesi değil; nükleer küresel denklemin taşlarının yeniden dizileceği bir satranç hamlesidir. Eğer İsrail’in nükleer silahları caydırıcılık unsuruysa, o hâlde Pakistan’ın açıklaması da bir “denge nükleerlemesi” anlamına gelmektedir. Yeni dünya düzeni, tek taraflı nükleer tehditleri değil, çok taraflı caydırıcılığı temel alacak şekilde değişmektedir.
4. MHP’NİN MİLLİ DURUŞU VE DEVLET AKLININ ŞİFRESİ
Milliyetçi Hareket Partisi’nin son açıklamaları, Türkiye’de devlet aklının bu süreci sadece bir çatışma olarak görmediğini, aynı zamanda jeostratejik bir yeniden konumlanma fırsatı olarak da okuduğunu göstermektedir. “İsrail’in saldırıları uluslararası savaş suçudur” vurgusu, yalnızca vicdani değil, hukuki ve politik zeminli bir hamledir. Çünkü bugün İsrail, sadece sivilleri değil; bölgesel dengeleri, küresel sistemi ve medeniyet tasavvurlarını da hedef almaktadır.
MHP’nin siyasi dili, 2025’in buhranlı jeopolitiğinde; Türk Devleti’nin merkezinde olduğu yeni bir güvenlik mimarisini, İslam dünyasının ortak sesiyle buluşturma vizyonuna işaret etmektedir.
5. SESSİZ BİR KÜRESEL DEVRİMİN EŞİĞİNDEYİZ
İstanbul’daki toplantı, görünürde diplomatikti ama özünde sessiz bir küresel devrimin habercisidir. Artık 2 milyarlık İslam âlemi, sadece mağdur değil; aktör olmak, kendi güvenlik mimarisini kurmak ve küresel vicdanı yeniden tanımlamak zorundadır. Bu çağrı, sadece diplomatik masalarda kalmamalı; ekonomik işbirlikleri, ortak savunma paktları, medya gücü ve dijital platformlarda etkin söylemlerle pekiştirilmelidir.
6. KOMPLONUN DERİNLERİ: KİM KAZANIYOR, KİM OYUNU YAZIYOR?
Bir başka senaryo ise şu: Demir Kubbe sisteminin zayıflatılması, bir “bilinçli zafiyet” planı mı? Batı kaynaklı bazı analizlerde, bu zayıflamanın İsrail’in NATO benzeri yeni bir ittifak arayışına girmesi için kurgulandığı ima edilmektedir. “Bakın, biz yalnızız, savunmasızız” algısı ile ABD’nin ve Batı’nın daha derin müdahalelerine zemin hazırlamak da ihtimaller dâhilindedir.
Aynı şekilde, İran’ın saldırı kapasitesinin abartılması, Batı’nın Körfez ülkelerine silah satmak için kurguladığı bir psikolojik harp yöntemi olabilir mi?
Unutulmamalıdır: Savaşlarda her bomba patlamaz, bazıları sessizce zihinlere düşer.
⸻
SONUÇ: BİR ÇATIŞMA DEĞİL, BİR MEDENİYET YÜKSELİŞİ
Demir Kubbe çöküyor olabilir. Ama asıl çöküş, tek kutuplu Batı merkezli güvenlik paradigmasının çöküşüdür. Tel Aviv semalarındaki patlamalar, sadece İsrail’i değil, Batı’nın mutlak kontrol algısını da sarsmaktadır.
İstanbul’da ise yükselen yalnızca diplomatik sesler değil; bir ümmetin uyanışı, bir medeniyetin yeniden ayağa kalkışı, bir çağın kapanıp yenisinin açılışıdır. Türkiye’nin bu süreçteki liderliği, tarihsel hafızasına, jeopolitik pozisyonuna ve İslam dünyasındaki meşruiyetine dayanmaktadır.
Bu artık yalnızca bir savaş değil; gelecek yüzyılın kaderini belirleyecek bir medeniyet hesaplaşmasıdır. Ya o masada olacağız, ya da o masada konuşulacağız.
⸻
Kaynakça:
• AA: Erdoğan: “2 milyarlık İslam alemi tek başına bir kutup haline gelmelidir.” – http://v.aa.com.tr/3606709
• Al Jazeera, Fars News, SonDakika.com (2025)
• MHP Basın Yayın Bürosu – https://x.com/MHP_Bilgi/status/1936399131183927557
• İran ve İsrail Savunma Bakanlıkları açıklamaları
• Uluslararası Güvenlik Analizleri Dergisi, Mayıs 2025
Kaynak: Cengiz Genç
Araştırmacı Yazar
- Cengiz Genç Yazdı: Demir Kubbe Çökerken, Ümmet Uyanırken: İstanbul’da Yazılan Küresel Denge Manifestosu - Haziran 22, 2025
- Ali Haydar Haksal Yazdı: Ey İslâm Milleti Yeni bir dönemdeyiz.Bu yeni dönem umutlar için bir başlangıç… - Haziran 22, 2025
- Taş refüj uygulamasına bir tepkide çevrecilerden - Haziran 21, 2025