Zeki Bayraktar Yazdı: Doğurganlık Krizinde İfade Edilemeyen Etken: Serbest Cinsellik

DOĞURGANLIK KRİZİNDE İFADE EDİLEMEYEN ETKEN: SERBEST CİNSELLİK
.
Doğurganlık hızımız 2024’te de gerilemiş, 1.48’e düşmüş, bu bekamız adına gerçekten ciddi bir kriz.

Devlet, ilgili bakanlıklar, kamu kurumları, üniversiteler ve aile odaklı STK’lar bu konuya odaklanmış durumdalar. Sempozyumlar, çalıştaylar, paneller düzenleniyor; raporlar hazırlanıyor ve çözüm yolları aranıyor.

Görebildiğim kadarıyla —bir neden dışında— bu düşüşün tüm sebepleri tespit edilmiş durumda. Ancak o bir nedene, yani “cinsel serbestliğe” ya da daha açık şekilde ifade edersek “sekse/seksüel partnere erişim kolaylığı”na neredeyse hiç değinilmiyor.

Ben bu durumun bilinmediğini düşünmüyorum. Biliniyor ancak –kanaatimce- gelebilecek olası tepkilerden endişe duyulduğu için açıkça ifade edilemiyor. Hayat tarzına müdahale algısı oluşturur diye düşünülüyor herhalde.
O halde bir ürolog olarak bu görevi de biz üstlenelim ve en azından ‘’tespit’’ yükümlülüğümüzü yerine getirmiş olalım.

Gençlerin evlenmek istememesi ya da evliliği mümkün olduğunca ertelemesi, evlilik oranlarının azalması, evlilik yaşının yükselmesi ve bunun sonucunda da doğurganlığın —biyolojik sınırlarla bağlantılı olarak— düşmesi sıkça dile getiriliyor. Ancak evliliğin neden azaldığı ya da neden ertelendiği sorusu, çoğunlukla sadece ekonomik koşullar, eğitim, iş ve kariyer planlaması gibi nedenlerle açıklanıyor. Elbette bu etkenler de önemlidir; fakat bana göre en temel neden serbest cinselliktir.

Kadınlar ve erkekler arasında (biyolojik ve psikolojik) bazı farklar var ise de, cinsellik her iki cinsiyet için de temel için bir ihtiyaçtır. Neticede romantizm de cinselliğin tezahürü veya farklı bir ifade tarzıdır. Hemen her birey bu temel ihtiyacını gidermek, biyolojik ve psikolojik doyuma ulaşmak ister.

Geleneksel toplumda bunun yegâne yolu evlilikti. Evlilik, hem üremek hem de cinsellik için meşru ve toplumsal kabul gören tek seçenekti. Bu nedenle insanlar —ekonomik sıkıntılar, kıtlıklar, hastalıklar, göçler, salgınlar, savaşlar gibi— çeşitli zorluklara rağmen evleniyorlardı; çünkü bu temel ihtiyacı karşılamanın başka bir yolu neredeyse hiç yok gibiydi.

Günümüzde ise toplumun önemli bir bölümü evlilik olmaksızın sekse ulaşabiliyor. Tarihin hiçbir döneminde sekse/seksüel partnere ulaşmak bu kadar kolay olmamıştı. Sinema, diziler ve hatta televizyon programlarının evlilik dışı cinselliği meşrulaştırması, kimi zaman da alenen teşvik etmesi; internetin sunduğu sınırsız erişim olanakları; dini, ahlaki ve toplumsal değerlerin zayıflaması; bireyselleşme; hedonist yaşam anlayışı; özgürlük söylemleri ve yaşam tarzı tartışmaları gibi birçok faktör, seksüel partnere erişimi hem gerçek hem de sanal dünyada inanılmaz derecede kolaylaştırdı ve yaygınlaştırdı.

Geçmişte seks, evlilik için en güçlü motivasyon kaynağı iken artık pek çok kişi için böyle bir motivasyon kaynağı değil. Çünkü artık evlilik olmadan da sekse ulaşılabiliyor (bazıları evlilik için en güçlü motivasyonun üremek olduğunu söyleyebilir, bu doğru değil, en güçlü motivasyon cinselliktir, üremek bunun bir sonucudur).

Eğer bireyin dini ya da etik kaygıları yoksa (veya bunlar zayıflamışsa), ve ayrıca ekonomik, duygusal, biyolojik, sosyolojik ya da hukuki bir sorumluluğa girmeden seksüel partnere de ulaşabiliyorsa, o kişi neden evlensin?
Veya sadece evlenmek ve çocuk sahibi olmak için toplumun yüzde kaçı bu taahhütlere girmeyi göze alabilir?
.
NOT: Doğurganlık hızını düşüren tabii ki pek çok neden var lakin bu yazının amacı bu nedenleri sıralamak değildir, bu nedenlerden biri olan ama neredeyse hiç dile getirilmeyen cinsel serbestlik meselesine [bu konudaki sessizliğe] vurgu yapmaktır. Bu alanda çalışan bir akademisyen olarak, bunu ifade etmeyi mesleki ve etik bir sorumluluk olarak görüyorum. Eğer gelecek olası eleştirilerden çekinerek bu tespiti dahi yapamayacaksak, akademik ifade özgürlüğümüzü nereye gömelim?
.
Bu yazımın devamı veya mütemmim cüzü olarak “Dijital Çağda Arzu Krizi” başlıklı yazımı da tavsiye ediyorum (linki ilk yorumda).

https://www.facebook.com/share/1C13YXgWx4/?mibextid=xfxF2i
Kaynak: Zeki Bayraktar

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

One thought on “Zeki Bayraktar Yazdı: Doğurganlık Krizinde İfade Edilemeyen Etken: Serbest Cinsellik

  • Mayıs 14, 2025 tarihinde, saat 09:05
    Permalink

    Cinsel serbestlik…yani nikahsız yaşamak mı oluyor
    Her önüne gelen ile birlikte olmak ve sonuç???? Soy bozumu
    Wesselam

    Yanıtla

Kümüş Tegin için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.